Şaşırıyorum. Hayretler içindeyim. Her gün yeni bir şokla güne başlıyoruz. Televizyon karşısına geçiyorum. Söylenenler karşısında küçük dilimi yutacak hale geliyorum. Sabah gazetelerde haberleri okuyorum, midem bulanıyor, kafam karışıyor.
Vay anasını neler olmuş, neler...
Oysa F.Bahçe'nin her maçına gittim. Başkanın yakın dostuyum. İyi de gazeteciyim. Ama bir gün olsun en ufak bir kuşkuya düşmedim. Kafamı karıştıracak, bir tek olay yaşamadım. Peki bunlar nasıl oldu!
Onun kararını mahkemeler verecek. Kim yapmışsa yanına kar kalmaz. Ama gerçek olan bir şey var, o da F.Bahçe'nin karizmasının çizilmesi. Bu leke temizlense de yıllar boyu konuşulur.
İşin adli yönünü bağımsız yargılara bırakıp ben size takımın ruh halini anlatayım:
Takım Samandıra'dan şampiyon gibi değil, öksüz, annesini babasını kaybetmiş boynu bükük, yüreği yaralı insanlar gibi sahipsiz yola çıktı. Kimsenin konuşacak hali yoktu. Herkes dalgın dalgın yola baktı. Kaynaşlı'da taraftarların konvoyu bile yaşadıkları travmadan kurtaramadı. Kafalarında hep öfke, kuşku, ortada söylenen sözler vardı. Birbirlerine 'Duydun mu, okudun mu' diyorlardı. Sezer'in Özer Hurmacı'nın evinden, Emenike'nin otelden alındığı anlar tartışıldı.
Futbolcular otele girerken, ağlayan personeli gördüm. 'Başkan çok emek verdiği bu tesislere bizim geldiğimizi göremedi' diyenler o kadar çoktu ki. Hatta, otel girişinin sol yanında başkanın çok sevdiği güvercinlere gözü takılanlar, 'Kuşlar öksüz kaldı' bile dedi.
Kim ne derse desin kimse rahat değil. İdmanda çalışıyorlar ama kafaları hep gözaltılarda, iddialarda. Akşam yatağa yattığı vakit uyuyamayanlar bile var.
Merak ediyorlar, ama kimseye soramıyorlar. Telefonlarını bile açmıyorlar. En zor durumda olan da Aykut Kocaman...
BAZILARI TOTO OYNAMIŞ
Basın toplantısını izlerken yüzüne baktım. Gergin, sinirli. En çok da sahada oynanan futbola leke atılmasına kızıyor. Konuşmasının bir yerinde, 'Bazıları toto oynamış olabilir' sözü, 'Biz sahada erkekçe mücadele ettik ama bizim dışımızda bazı kişiler kirli işler yapmışsa' demeye getirerek, şampiyonluğun lekesiz olduğunu vurguladı. Futbol takımına F.Bahçeliler'in sahip çıkmasını istedi. Gazetecilere, 'Sizlerden rica ediyorum. Şampiyonluk kupası ile toplu fotoğraf çektireceğiz. Altına da mutlaka 'Şampiyon F.Bahçe' yazın' derken, 'Biz sahada aslanlar gibi mücadele ettik. Bizim kontrolümüzün dışında bazı kişiler bu işi kirletmeye yeltendiyse onlara ceza verin, bize değil' mesajını veriyordu.
Alex'in attığı 28 golü anlattı. Gaziantep maçında uzatmaların son dakikasında Santos'un golünü ve ikinci yarıdaki bütün maçları beyninde tek tek yaşatarak temizlik örneği verdi.
BELÇİKA'YA NASIL GİDER
Aykut dürüsttür. Yalan konuşmaz. Bunu herkes de böyle bilir. İçine sindiremediği takımın, futbolcularının lekelenmesi. Taraftarlar da öyle. Ankara'dan, Malatya'dan bile gelenler var. Resim çektirerek, moral vermeye çalışıyorlar.
Bu takıma yönetimden niye kimse sahip çıkmıyor? Başkan ve bazı yöneticiler gözaltında. Bir kısmı da Vatan Caddesi'ndeki emniyet binasında olayları izliyor. Bu da güzel. Ama bir-iki yönetici futbolculara moral vermek, yanlarına olduğunu göstermek için takımın otobüsüyle Topuk Yaylası'na gelemez miydi?
Olmamaları çok göze batıyor.
Bir de bu takım Belçika'ya turnuvaya nasıl gidecek? Topuk Yaylası'nda gözden uzaklar, yine de huzursuzlar. Belçika'daki turnuvada bazı kişiler tribünde bu çirkinlikleri ortaya atarsa ne olacak!
Üç kuruş para uğruna orada sıkıntı yaşamak ne kadar doğru?