Bunun adı futbolsa olmaz olsun. Trabzonlu futbolcular öyle gerilmiş ki, sahaya futbol oynamaya değil 'intikam duyguları' ile tekme atmaya çıkmışlar.
Yazıklar olsun bu işi buraya getiren yöneticilere.
Sen futbol maçının üç ihtimalini bir kenara bırakıp, 'Yenilgiyi dünyanın sonu' olarak görürsen... Taraftar gün boyu yürüyüş yaparsa... Ve o taraftar gece yarısı saat 01.30'da denizden çıkarma yapıp konuk takımı huzursuz etmek için çalışırsa, sonu böyle olur...
O gerilen futbolcu da sahada kendini kaybeder...
Bu maç Türkiye ligi değil, bir Avrupa maçı olsaydı, o tekneler gece yarısı bu hareketi yapabilirler miydi?
Ve bu maç kırmızı kartsız biter miydi?
Helal olsun F.Bahçe'ye.
Kavgadan kaçtı, futbol oynadı. Bu sene F.Bahçe'nin en rahat deplasmanı da Trabzon oldu.
Bunun nedenleri çok:
Trabzonspor'un hırsını kontrol edememesi...
F.Bahçe'nin sakin oyunu...
Emre'nin oynaması ile çılgına dönen Zokora'nın futbol yerine intikam duygularını ön plana çıkarmasından takımının da etkilenmesi... Yani maç öncesi futbolu düşünme yerine arkadaşlarını doldurması. Ve kavgacı dediğimiz Emre'nin sakinliği...
ONURLU MÜCADELE...
En önemlisi de Alex'in olmamasını avantaj görenlere Kocaman'ın Cristian'ı o bölgede oynatması... Arkasına Emre ve Selçuk ile orta sahanın merkezinde uyumlu bir üçlü oluşturması...
Cristian oyun kurdu, hücuma destek verdi. Emre de takımını ileriye itti. Stoch, Dia ve Bienvenu üçlüsü ile atak futbolu tercih edip ilerde basmaları, top kazanmaları...
Bu maçta en çok tekme Emre ile Stoch'a atıldı.
Güzel olan taraf F.Bahçeli futbolcuların sahada tekmelere tekme ile karşılık vermemeleri... Yoksa bu maç bitmezdi.
Volkan'ın, Gökhan Gönül'ün sakat sakat oynamaları, sahada futbolcuların birbirlerine destek olmaları ve ayağa çabuk top oynamaları F.Bahçe'nin en büyük artılarıydı.
F.Bahçe söke söke bir maçı kazanarak şampiyonluk düğümünü Kadıköy'e taşıdı. Olur, olmaz, gerçek olan bu takımın bu sene yaptığı onurlu mücadele. Bu alkışlanmalı...