Fenerbahçe'nin ligin ikinci yarısındaki 9 hafta oynadığı 'Oyunu ileride kuran, baskılı, karşısındakini hataya zorlayan futbolu' oynayamamasının iki nedeni var.
Birincisi, klasik şampiyonluk stresi...
'Hata yaparsam, puan kaybedersem yarıştan koparım' anlayışı...
Önce gol yememeyi düşündükleri için de, futbolcular oyunun defans yönüne ağırlık veriyorlar. Nasıl olsa Alex var; bir hareketle işi bitirir havasındalar.
İkincisi ise; o özlenen futbolu Emre, Gökhan ileTopuz adlı üç cesur yürek; hırsları ve mücadeleleriyle arkadaşlarını ateşleyerek sahneye koyuyorlardı.
Şimdi yapamıyorlar.
Emre tedirgin... 'Sakatlanırsam, arkadaşlarımı 10 kişi bırakırsam fatura bana kesilir' psikolojisiyle oyuna kendini istediği gibi veremiyor...
Mehmet Topuz, Milli Takım'a seçildikten sonra vasatın altına indi.
Ve Gökhan Gönül.
AKLI 15 MİLYONDA MI!
O alıştığımız kanat bindirmelerini az yapıyor... Fazla sorumluluk almıyor... Saha içinde Cristian ile de pek uyumlu değil. Acaba aklı, bonservisine konan 15 milyon euroda mı!.
Kulağıma sezon sonunda gitmek istediği ama bu rakamı da bir defans oyuncusuna pek vermek istemedikleri geliyor. Fenerbahçe zor bir deplasman maçını kazandı.
Tecrübesi ile üç altın puanı aldı.
Bunda en büyük pay ise Alex'te.
Atıyor, attırıyor, takımına puanlar kazandırıp şampiyonluk yarışına sokuyor. Bir ara baktım, oyunun sıkıştığı bölümlerde defansa bile gelip arkadaşlarına yardım etti.
Kaçırdığı iki gol ise şanssızlıktı..
Birisini kaleci harika bir refleksle önledi, ikincisi de ayağına çarptı...
Ama pozisyon ve vuruş olarak maçın en güzel hareketleriydi.
Caner de mükemmel oynadı.
Çok koştu, mücadele etti, orta sahada ayakta kalan tek kişiydi. Maçtan önce hangi futbolcu ile konuşsam, 'Eskişehir bizim şampiyonluk maçımız olacak' diyorlardı. Şimdi kazandılar.
Trabzonspor'un puan kaybetmesini bekleyecekler.