Kalpten yatmaktayım. Kalbime mikrop girmiş. Hastanedeyim. Bakıyorum da Türkiye'de birçok insanın kalbinde 'mikrop' var. Demek ki kalbi mikroplu olanlar hastanede olduğuna göre Türkiye bir hastanedir. Bu akıl yürütmem eski bir mantık hocası olarak birçok öğrencimin beni topa tutmalarına yol açabilir. Ama göğsüm bütün bu top mermilerine açıktır.
Diyelim ki Türkiye bir hastanedir. Bütün ülkelere de birer hastaneymişler gibi bakabiliriz. Ama biz Türkiye denen hastanedeyiz. Bu hastane ilginç bir hastanedir. Herkes hem doktordur hem de hasta. Derdiniz mi var? Çare arayan, doktorunuz olmaya taliptir. O çare arayanın da kim bilir ne gibi çaresizlikleri vardır. Siz de onun kimi dertlerine çare arıyorsanız onun doktoru olabilirsiniz. Burada derdin tıp alanına giren dert olması gerekmiyor. Her türlü sıkıntı, çözümsüzlük, ıstırap, yoksulluk, kayıp, bizde bir hastalık olduğunu gösterir bu ülke hastanesinde.
Tıpla, hukukla, teknolojiyle, psikolojimizle, eğitimimizle ilgili sorunlara örneğin, işin uzmanlarının doktor olabildiği çözümler aranabilir. Bu hastanede yareniz varsa çaresini bulabilecek doktorlarınız olabilir. Şöyle diyebilirsiniz: Sevgilim derdime çare ol, ben de senin derdine çare olayım. Karşılıklı çareleşelim. Hem dertleşip hem de çareleşelim.
Çaresiz dertlerimiz varsa? Çare var da doktor yoksa? Doktor var da çare bulamıyorsa?
***
Soru: Türkiye nasıl bir hastanedir? Doktorlar mı çoktur bu ülkede, hastalar mı? Şöyle hesaplanabilir: Tek bir insanı alalım, bu insan kaç ayrı derdi vardır ve kaç ayrı sıkıntının doktoru olmaya taliptir? Sürekli derdi olup da hiç kimsenin bir derdine doktor olamıyorsa, o bir tek insan kalabalık bir hastadır. Ne dersiniz böyle kalabalık hastalar çok mudur bu ülkede? (Kalabalık doktorların alnından öpüyorum!) Elbette elmayla armudu sayar gibi dertlerinizi kolay kolay sayamadığınız gibi kimlere doktor olduğunuzu da sayamazsınız. Farkında olmadan doktor olduğunuz insanların yanında hasta ettiğiniz insanlar da vardır elbette. İşte hasta ettiğiniz insanlara karşı mikropsunuzdur artık. Öyleyse hastanemizde en azından üç ayrı insan vardır: Hastalar, doktorlar, mikroplar. Öyleyse temel bir ahlak sorusu: Kimlerin doktoruyum, kimlerin mikrobu? Başka bir soru: Ne kadar doktoruyuz kendimizin, ne kadar mikrobu?
***
Doktorluk sadece dertlere deva olmakla değil, hayatın gelişmesi, serpilmesi için yeni buluşlar, keşifler yapmaktır da. Edison bir doktordu örneğin yaptığı buluşlarla. Bilimde, tıpta teknolojide, sanatın her alanında gerçekleştirilen yenilikler, araştırmalar, hakikati aramaya hayatını adayanlar bu dünyanın önemli doktorlarıdır.
***
Ben şuna inanırım: İyi bir doktor, iyi bir hastadır. Ne demek iyi bir hasta? Hastalığının farkında olan hasta. Hastalığını kabul eden, başkalarına bulaştırmak istemeyen, mikrop olmayan hasta. Yunus gibi söyleyelim: Sen hastalığın bilmezsin bu nice doktorluktur?
***
Gelelim hastane yönetimine. Ne kadar hastadırlar, ne kadar mikrop, ne kadar doktor? Yönetimde bir meclis var: Büyük Doktorlar Meclisi. Oraya gelen her vekil doktor ülkenin diğer hasta, doktor ve mikropları tarafından seçiliyor. Başlarında başhekim var. En başta da yetkileri başhekim kadar olmasa bile hastane başkanı bulunuyor. Meclistekiler birbirleriyle kavga ediyorlar. Yönetime egemen olma kavgasında birbirlerine mikrop olabiliyorlar. Halkın doktorları birbirlerinin mikropları olduğu sürece hastalanacaklar, halka da yararları olmayacak. Doktorum diye ortaya çıkıp hasta olabiliyorlar. Doktoru olmak için geldikleri yönetimde halkı hasta edebiliyorlar.
Ülkede yoksul, ülkede hakkı yenen, yardıma, sevgiye muhtaç hastalar var. Doktorlarını arıyorlar. Doktorlar hastane dışındaki güvenlik görevlerinin darbelerinden yakınıyorlar. Onlar yüzünden yönetemiyoruz sağlık içinde hastaneyi diyorlar.
Büyük Doktorlar Meclisi özerk olmalı. Halkın sağlığı için. Meclise karışan doktor adayları var. Topluluklar, çıkar grupları. Kendinden olanlara doktor olmaya çalışırken, olmayanlara mikrop olan kurtarıcılık iddiasında insanlar...
***
Türkiye'nin orta yeri hastane. Her yeri. Doktorların çoğu hasta. Bir kısmı mikrop. Ülkemin yönetimi birbirlerine ve halkına mikrop olmayan doktorlarını bekliyor. Birbirlerine ve halkına doktor olan doktorlarını.
***
Kalpten yatmaktayım. Kalbime mikrop girmiş. Hastanedeyim. Türkiye'de. Diyorum ki, 'Kalbim, kalbim lazımsın bana. Bu ülkeye hastaların değil, doktorların egemen olduğu günleri görebilmem için. Kalbim, kalbim lazımsın bana.'