Siz kimsiniz? Kendinizi betimlemeye, tanımlamaya çalışın. Değişik yanıtlar verebilirsiniz. "Anneyim. Türk'üm. Uzun boyluyum. Matematikçiyim. Doktoram var. Kitaplar yazdım" gibi. Galiba çok azımız "ben biriyim" diyebilir. "Ben insanım", "ben bireyim", "ben kişiyim" diyebilirsiniz. Kim "ben biriyim" diyebilir? (Heidegger kimi çözümlemelerinde söyler!) Peki, neden "biriyim" desin ki? Kimin aklına gelir, "biri olmak"?
Biri olmak, herhangi biri olmak demek. Hiçbir özelliği olmayan, "özel olmayan" demek. Hani Amerikan filmlerinde sorarlar ya "ben senin için özel miyim?" Biri olmak, "hiçbir" anlamın yüklenmediği herhangi biri olmak, bir "hiç" olmak mıdır? "Hiç kimse" olmak mıdır? "Kimsin sen?" dediklerinde, "hiç kimseyim", "biriyim", "herhangi biriyim" diyebilir misiniz? Kapıyı çalıyorsunuz. "Kim o?" diyorlar. "Biri!" diyorsunuz. (Türkçe'de tuhaf çağrışımları var: İkisi değil de biri gibi. Sayı olan birle ilgili. Kimi Batı dillerinde de bu özelliği görebilirsiniz!) Biri olmak, katlanamayacağımız bir sıradanlığı gösteriyor. "Herhangi biri değilim ben, özelliği olan, kişiliği, dünyası olan biriyim."
Sıradan biri olmamanın yolu "biri" olabilmekten geçiyor. Sıradan biri olanlar, herhangi biri olanlar, kısaca "biri" olanlar, biri olmayı bilmeyen insanlardan oluşuyor. Bu paradoksal gibi görünen sözün ardında, insanın insan oluşunun koşulu bulunuyor. İnsan, öncelikle biridir. Herhangi biri. Bir "x", boş bir "x". Bir anlam taşıyıcısı olarak, bir boş anlam! Bir hiç! Bir hiç kimse! İşte bu anlam boşluğundan çıkılarak oluşturacak insan kendini, kendi yaşamını anlamla kuşatacak. Kendini inşa edecek, bu "x" oluş üstüne.
DOĞUŞTAN ÖZELLİK YOK
Ne demek "boşluktan çıkarak, anlamlı yaşam oluşturmak?" Temelinde, varoluşçu düşüncenin bir görüşü. Biri olmadan, hiçbir şey olamayız. Hiçliğimizi, boşluğumuzu, sıradanlığımızı, anlam yoksunluğumuzu görmeden. Sıradan biri olduğumuzu anlayamadan, sıradanlığımızı aşamayız. Hiçliğe doğduk. Hiçbirimiz şu ya da bu oluşumuzu başlangıçta kazanmadık. Hiçbirimizin, doğuştan gelen bir "üstünlüğü", "özelliği" yok. (Bunu kabul etmek bir türlü "biri" olamayan, kendini "bir şey sanan" sıradan insanlar için çok zor!) Kendiniz, kazandığımız, emeğimizle kurduğumuz, oluşturduğumuz, anlam verdiğimiz "biri" olmalıdır.
Kimse önceden ya da sonradan, ama emek harcamaksızın "biri olma"nın üstünde özellikler taşıyamaz. Biri olmadan, "kendini pek çok şey sanan" toplum tarafından şişirilmiş sıradan insanlar, rastgele insanlar yaşıyor bu dünyada.
Biri olma, eskilerin "mahviyet" dedikleri bir erdemi de içinde barındırır: "Bir hiçim ben, bu hiçliğimi duyan, ona anlam vermeye çalışan biriyim." Hiçliğini duyabilme, hiçlikten kurtulmanın önemli bir adımıdır. "Biri olduğumu anladım. Hiçbir şey olmadığımı. İşte o zaman bulutlar dağıldı. Hiçbir şeyliğimi bir şeyliğe dönüştürmek için yaşıyorum." Böyle bir çıkış, bir isyandır dünyaya. Dünyanın, düzenin sizi bir yerlere koymaya çalışmasına. Biri olabilmek güzel bir dünyanın oluşturulması için çıkış noktasıdır. Sevgilisinin "biriliğini" yakalamış bir âşığın sevgisinin derinliği bana heyecan veriyor.
İnsanım, insan oluşumla herkes gibiyim. Herkes gibi oluşumun üzerine emeğimle, bilgimle, sevgimle koyabildiklerimle, birlikte, aynı vatanı paylaştıklarımla, ben herhangi biri değilim, özelliği olan, kişiliği, dünyası olan biriyim.
Çok tuhaf, ters şeyler mi söylüyorum? Birilerinizin bana gülümsediğini görüyorum.