Son yıllarda olduğu gibi bu seneyi de dış politika açısından oldukça yoğun geçirdik. Türkiye, senelerdir devam eden krizlere ve kaosa karşı yapısal ve sonuçları kısa vadede olduğu gibi uzun vadede daha da iyi anlaşılacak adımlar attı. Türkiye’nin ulusal güvenliğinin sağlanması için attığı bu adımlar, bir taraftan Türkiye’yi çevreleme politikalarını akamete uğratırken diğer taraftan da Türkiye’siz denklem kurmanın mümkün olmadığını gözler önüne serdi.
Güvenlik ve dış politikanın artık ayrıştırılamayacağı bir dönemde yaşıyoruz. Bir taraftan diplomasi 7/24 devam ederken, gerektiğinde sert güç unsurlarını devreye sokmak gerekebiliyor. Bu entegre anlayış, Türkiye’nin devam eden bölgesel kaosun yan etkilerini bertaraf edebilmesi için olmazsa olmaz. Diplomasi güvenlik birimlerinin önünü açıyor, güvenlik birimlerinin faaliyetleri diplomasimize ivme kazandırıyor. Bunun en bariz örneği Barış Pınarı Harekatı’mız oldu. 2019, ileride Türkiye’nin PKK devletçiği rüyalarını tedavülden kaldırdığı sene olarak hatırlanacak. Diplomasinin sonuç vermediği noktada askeri operasyonun başlaması, askeri operasyonun mahiyetini gören aktörlerin diplomasi yolunu açmak için çaba göstermesiyle ABD ve Rusya ile mutabakatlar mümkün oldu. Kısa süre içerisinde iki süper güçle, Türkiye’nin ulusal güvenliğini merkeze alan mutabakatlar imzalandı, ABD içindeki tüm muhalefete ve Rusya’nın türlü hesaplarına rağmen. Gidilecek daha yol var ama Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak için atabileceği adımlar, gerekli caydırıcılığı tesis etmiş oldu.
Doğu Akdeniz’de de benzeri bir tablo ortaya koyuldu ve Türkiye’yi sahillerine hapsetme hayalleri reelde ortadan kalktı. Siyasi baskılar ve maksimalist söylemler devam edecektir; fakat hem arama-sondaj faaliyetlerimiz hem de artan askeri varlığımızla bu kritik havzayı başkalarının inisiyatifine terk etmeyeceğimiz anlaşılmıştır. 2020’de sıkça konuşacağımız Libya örneğinde de görüleceği üzere Doğu Akdeniz’de en fazla hak ve söz sahibi ülkelerden birisi olan Türkiye, ekonomi ve ulusal güvenlik açısından kritik olarak addettiği bu havzada gerekli tüm adımları atmaktan kaçınmayacak. Oldubittiler yerini adil müzakerelere bırakmadan Doğu Akdeniz’in istikrara kavuşması mümkün değil. Libya’yla imzalanan mutabakatlar ve Türkiye’nin bu mutabakatların içinin doldurulması için atacağı askeri alan dahil adımlar şimdiden olmasa da yakında gerekli caydırıcılığı tesis edecektir. Bu açıdan 2019, ileride Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de çevrelenmesi çabalarının tedavülden kalktığı sene olarak hatırlanabilir.
Yol uzun, denklem çok taraflı, oyun sınırsız. Türkiye imkanlarını seferber edip, bölgesel denklemleri kendi ulusal çıkarları doğrultusunda şekillendirme gayretine devam edecek.