• $32,3887
  • 35,0826
  • 2326.74
  • 9105.45
16 Temmuz 2014 Çarşamba 02:08 | Son Güncelleme:

İşte Türkiye‘nin dini hayat haritası

İşte Türkiye‘nin dini hayat haritası

İnançlarımızın hayata yansımasını belirlemek amacıyla Diyanet tarafından 21 bin 632 kişiye uygulanan araştırmada Türkiye'nin din gerçeği ortaya çıktı.

Prof. Dr. Caner Taslaman www.canertaslaman.com  
Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman www.emredorman.com 

Diyanet İşleri Başkanlığı'nca yaptırılan "Türkiye'de Dini Hayat Araştırması" tamamlandı. Araştırmaya katılanların yüzde 50,9'unun kadın, tamamının ise 18 yaş ve üzeri olduğu belirtildi. Buna göre, katılımcıların yüzde 99,2'si İslam dinine mensup. İşte Türkiye’nin dini haritası: 

İslam dinine mensup olanların yüzde 77,5'i Hanefi, yüzde 11,1 Şafi, yüzde 0,1'i Hanbeli, binde 3'ü Maliki ve yüzde 1'i Caferi mezhebine mensup. Hiçbir mezhebe mensup olmayanların oranı yüzde 6,3. 

ŞÜPHE DUYMAYAN YÜZDE 98,7 
"Allah'ın gerçekten var ve bir olduğuna inanıp bundan hiçbir şüphe duymayanların" oranı yüzde 98,7 oldu.  "Allah'ın varlığına inanmıyorum" yanıtını verenler ise yüzde 0,8. 
n Ülke genelinde "Kur'anda anlatılanların hepsi doğru ve gerçek olup bütün zamanlarda geçerlidir" önermesine katılanların oranı yüzde 96,5, katılmayanların oranı yüzde 1. 

NAMAZIMIZI KAÇIRMIYORUZ  
Ülke genelinde vakit namazlarını her zaman kılanların oranı yüzde 42,5 olarak belirlendi. Eğitim seviyesi arttıkça vakit namazlarını her zaman kılanların oranının azaldığı görüldü. 
Katılımcıların yüzde 57,4'ü cuma namazını her zaman kıldıklarını söylerken hiçbir zaman kılmayanların oranı yüzde 7,2 oldu. En yüksek oran Orta Anadolu, en düşük ise Marmara. 

ORUÇ TUTMAYAN YÜZDE 2,5 
Yurt genelinde "Sağlığım elverdiği sürece oruç tutarım" görüşünü paylaşanların oranı yüzde 83,4 olurken "Hiç oruç tutmam" diyenler yüzde 2,5 oldu. 
Kişilerin zekat ibadetini yerine getirme durumları incelendiğinde maddi durumu uygun olduğunda her yıl zekat verdiğini belirtenlerin oranı yüzde 71,9 oldu. 

HACCA YAŞLANINCA GİDİYORUZ 
Hacca gitmediğini ama imkanı olursa gitmek istediğini belirtenler yüzde 84,9 olurken katılımcıların 3,2'si birine yardım etmeyi tercih ettiğini belirtti. Yaş gruplarına bakıldığında ise yaş ilerledikçe hacca gidenlerin sayısının arttığı belirlendi. 

TV’DEN HOCALARA SORUYORUZ 
Katılımcıların yüzde 91,8'i ailesinden dini bilgi sahibi olduğunu aktarırken bunu TV ve gazete ile Diyanet'e bağlı Kuran kursları izledi. 

Dünyaya bir kere geliyoruz 

İnsanların dini esaslara uygun bir hayat yaşamamak için ileri sürdükleri bahanelerden bir diğeri de “Gezip eğlenmene bak, bir daha mı geleceğiz dünyaya” anlayışıdır. Kendi varlığının da dünyaya geliş amacının da zerre kadar farkında olmadan yaşamı, hayvanlar gibi yemek ve içmekten ibaret gören kişilerin sayısı yazık ki azımsanmayacak kadar çoktur. 

Özellikle İslâm dini açısından meseleye bakıldığında Kuran’ın ortaya koymuş olduğu din anlayışı dünya ve ahiret arasında müthiş bir denge kurmakta ve pek çok ayetinde dünya hayatının ahiret hayatına geçişte bir imtihan alanı olduğunu vurgulamaktadır. Ayetler dünya hayatının geçiciliğine ve boş arzulara kapılınmaması gerektiğine dikkatleri çeker ancak kulların helal dairesi içinde dünyadan da nasiplerini aramalarını söyler. “Allah’ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah’ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez.” (28-Kasas Suresi 77)

Ayetlerdeki emir ve yasaklar hem beşeri hayata hem de toplum hayatına düzen ve intizam getirir. İnananları adaletin, barış ve kardeşliğin temin edilmesi için çalışmaya sevk eder. Helal dairesi içinde dünya nimetlerinden istifade edilmesini söylediği gibi Allah tarafından haram kılınmayan şeylerin haramlaştırılmasını da yasaklar.  Bir kenara çekilip sürekli ibadet yapılmasını ve bir anlamda dünyadan el etek çekilmesini değil sürekli olarak dinamik bir şekilde hayatın içinde bulunulmasını, Allah’ın emir ve yasaklarının insanlara bildirilmesini, hayra ve barışa yönelik işlerde yarışılmasını ve bir anlamda sosyal hayatın tüm damarlarına nüfuz edilmesini emreder. Bununla birlikte dünyalık işlerin Allah rızası için yapılacak iş ve ibadetlerin önüne geçirilmemesinin önemine de dikkatleri çeker. İnanan bir kimse için dünya hayatı, mahsulü hem dünya hem de ahirette alınacak bir tarla hükmündedir. Tarlanıza ne ekerseniz ahirette onu biçeceksiniz. 

Ama çoğu insan dinin ortaya koymuş olduğu dünya ve ahiret dengesini kuramadıkları gibi ağırlığı da daima dünyaya vermeye çalışırlar. “Anı yaşa” “İçinde bulunduğun zamanın tadını çıkar” “Gününü gün et” gibi süslü ve büyülü cümleler ile hayattan alınacak hazzın maksimize edilmesi, sıkıntı veren düşüncelerden uzak durulması ve bu şekilde yaşamın anlık zevklere indirgenmesi kaçınılmaz olmaktadır. İşin özeti şudur: “Onlar kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı. Onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı.” (7-A’raf Suresi 51) Hayat felsefesini “Anı yaşa” ya da “Hayatın tadını çıkar” şeklindeki süslü sözler üzerine kuran bunca insanın durup bir düşünmesi gerekir. Geride bıraktığı yılları boyunca defalarca yaşadığı anlık zevk ve tatlardan ne kaldı insanın yanına. Ya da yıllar geçtikçe hep aynı şeyleri tekrarlayarak benzer tatların peşine düşmesi ne kazandıracak insana. Yıllar su misali akıp gidince ne olduğu bile belli olmayan bir gaflet; “Yapmış olmak” kalacak insanın yanında. Üstelik bu yapılanlar Allah’ın rızasına uygun olmadıkları oranda bela olacaktır hesap günü insanın başına. İnsan Allah’ın sayısız uyarısını, sevmediği birinden aldığı mektubu okumak istemediği için bir kenara atan biri gibi dikkate almazken kendisini felakete sürükleyecek her türlü şeytani daveti büyük bir heves ve iştah içinde açıp heyecanla okumaktadır. Oysa bilmelidir insan: Hayatı anlamlı kılan ne yaşadıklarıdır ne de sahip oldukları. Hayatı anlamlı kılan, ahireti için topladıklarıdır. “Ahiret yerine bu dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının nimetleri ahiret hayatına oranla pek azdır.” (9-Tövbe Suresi 38)

Dünyanın en büyük gözlemevi kurucusu
Müslüman astronom, matematikçi ve fizikçi Nasiruddin Tusi (1201-1274) kendi döneminde dünyanın en büyük gözlemevi olan Meraga Rasathanesi'ni kurmuştur. Tusi burada yaptığı gözlemlerle kendi zamanının en iyi gezegen hareket çizelgeleri ve yıldız haritalarını oluşturmuş, Kepler’e kadar Güneş Sistemi’ni en iyi tarif eden modelin sahibidir. Samanyolu’nun yıldızlardan oluştuğunu keşfetmiştir. Dünyanın durması gerektiği yönündeki Batlamyus’un argümanlarını eleştirmiş, Batlamyus’un ekuantlarını Tusi çifti denilen geometrik yapıyla değiştirmiştir. Tusi’nin Batlamyus eleştirisi ve Tusi çifti daha sonra Kopernik tarafından aynen kullanılmıştır. Tusi kütlenin korunumu kanununu Lavoiser’den beş asır önce keşfetmiştir. Ünlü sinüs yasasını keşfetmiş, küresel üçgenlerle ilgili bir sürü önemli teoremi bulmuştur. Ayda 60 km çapında bir kraterle, 10269 numaralı cüce gezegen ismini Tusi’den almaktadır.

Kuran'daki dua ayetleri

Rabbimiz! Bizleri, zulmedenler topluluğu için bir imtihan aracı yapma. O inkâra sapmış toplumdan, rahmetinle kurtar bizi. (10 Yunus Suresi 85-86).

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi