TBMM Başkanı Mustafa Şentop da açıkladı. Kibarca, “Ahmet Davutoğlu yalan söylüyor” dedi.
Şentop, o dönem hem Anayasa Komisyonu Başkanı, hem de dokunulmazlık dosyalarının geldiği Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden müteşekkil “karma komisyon”un Başkanıydı.
Sizden, bizden, Davutoğlu’ndan daha iyi bilecektir.
Konu ne?
Konu şu:
Buyurmuştu ki Davutoğlu, (Selahatin Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili olarak): “Demirtaş’ın tutuklu olmasına ne ben ne partim bu çerçevede onay vermez yani olumlu görmez. (….) O zaman çıkıp açık şekilde kendim için kaldırmadığım dokunulmazlığı başka siyasiler için kaldırmam dedim ve dokunulmazlıkların bütün siyasilere teşmil edilebilecek şekilde genişletilmesini sağladım. Yani kendi dokunulmazlığımı kaldırmadan Başbakan olarak Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılmasına izin vermedim. Benim de kalktı dokunulmazlığım o anda.”
Davutoğlu böyle diyor, Demirtaş’la ilişkilerinde “olmayan bir tarih uyduruyor” ama gerçekler çok farklı.
İki gün önce Kurtuluş Tayiz yazdı: “Mardin 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakkında açılan davanın 20.12.2016’daki duruşmasına SEGBİS sistemi ile katılan Demirtaş, ifadesinde, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yönelik suikastı gerçekleştiren polis memurunun Ahmet Davutoğlu döneminde işe alındığını ve dolayısıyla suikastın arkasında Davutoğlu olduğunu öne sürmüştü. Demirtaş, ayrıca Türkiye’nin ‘terör örgütü listesi’nde bulunan El Nusra’nın Davutoğlu tarafından desteklendiğini de iddia etmişti.”
Hemen hatırlatalım:
Davutoğlu’nun El Nusra’nın arkasındaki kişi olduğu iddiası Selahattin Demirtaş tarafından dolaşıma sürülmüştür. Yani, patent Demirtaş’a aittir.
Hatta, Demirtaş daha da ileri gitmiş, o sırada Başbakanlık makamını işgal eden Davutoğlu hakkında “terörist” imasında bulunmuştu.
Peki, bu imaya karşı Davutoğlu ne yapmıştır?
Ne yapacak? “Demirtaş terörist görmek istiyorsa aynaya baksın” demiştir.
Şimdi aralarında su sızmıyor.
Davutoğlu, gül üzerine gül gönderiyor: “Demirtaş’ın tutuklu olmasına ne ben, ne partim bu çerçevede onay vermez, yani olumlu görmez.”
Ne diyelim, yol arkadaşlıkları hayırlı olsun.
DAVUTOĞLU’NUN TROLLERİ
Davutoğlu’nu destekleyen bir internet sitesi var.
Ne künyesi belli, ne de yazanı çizeni...
Korsan bir site...
Bu sitenin müntesipleri adı, sanı ve adresi belli kişiler için sürekli “trol” nitelemesini kullanıyor.
Bu satırların yazarı için de sıklıkla sarf ediyorlar bu ifadeyi.
Bazen de haber yapıyorlar, “Gelecek Partili kadınlardan Ahmet Kekeç’e tokat gibi cevap...”
Tokat gibi cevap şuymuş:
Halide Edip Adıvar millî mücadeleyi desteklemiş bir romancımızmış...
İyi de, aksini söylemedim ki.
Millî mücadeleyi desteklemiştir. Çok güzel eserler vermiştir. İyi de bir romancımızdır. Ama (maalesef) “mandacı” görüşlere sahiptir. Ölünceye kadar da bu düşüncelerinden vazgeçmemiştir. İslam düşmanlığının sembolü olan “Vurun Kahpeye” mottosunun da mucididir.
Önce okuyun, bilgilenin.
Sonra da gerçek isminizle çıkın, yani trol olmayın.
Ki, ciddiye alınabilesiniz!