• $32,3726
  • 34,966
  • 2325.48
  • 9079.97
4 Ağustos 2012 Cumartesi 06:14 | Son Güncelleme:

Militarizm çağının ezber bozan ismi

Militarizm çağının ezber bozan ismi

Bugün rahatlıkla tartışabildiğimiz ‘vicdani ret’ kavramı bir zamanlar telaffuz bile edilemezdi. Ezber bozan kişiyse, 1989’da devleti mahkemeye veren Türkiye’nin ilk vicdani retçisi, anarşist Tayfun Gönül’dü. Geçtiğimiz hafta 54 yaşında hayata veda etti. “Üniformanın haki ya da beyaz olması fark etmez!” diyen ve mesleği olan doktorluğu yapmayı dahi reddeden bu ‘aykırı’ isim, Türkiye’deki anarşist ve anti-militarist hareketin yakın döneminin kısa bir özetiydi.

 

Özlem Akarsu ÇELİK
ozlem.celik@aksam.com.tr

Tayfun Gönül, Vedat Zencir’le birlikte Türkiye’nin ilk vicdani retçisiydi. 1989 yılında, zorunlu askerlik hizmeti nedeniyle devlete dava açacak kadar gözü karaydı! 30 Temmuz gecesi, 54 yaşında, eline hiç silah almamış ve tahakküme boyun eğmemiş olmanın huzuruyla dostlarının kollarında verdi son nefesini. 

1 Ağustos Çarşamba günü Zincirlikuyu Mezarlığı morgundan alınan naaşı, Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verildi. Slogan atılmadı, bayrak taşınmadı, dini tören yapılmadı; şarkılar söylendi sadece. Talebi üzerine o gece Geoaktif Kültür Merkezi’nde kadehler Anarşist Tayfun Gönül için kalktı. Tıpkı istediği gibi! Tayfun’un cenaze törenini bu yazı için fotoğraflayan Eylem Akarsu Akbulut ile Hasan Akbulut şu yorumu yaptılar, “Sessiz, gürültüsüz ve yaz yağmuru serinliğinde ‘renkli’ bir cenaze töreniydi.” 

ANTİ-MİLİTARİST BİR DOKTOR

Doktordu ama zorda kalmadıkça doktorluk yapmazdı. “Üniformanın hakisi beyazı fark etmez” diyordu. Elinden hiç düşürmediği sigarasıyla kahvesini eleştirdiğimde Ivan Illich’in “Sağlığın Gaspı”nı okumamı tavsiye etmişti. 

Kara (1986), Efendisiz (1988), Amargi (1992), Coelacanth (1992), Ateş Hırsızı (1992), Apolitika (1994), Efendisizler (1999), Kara Mecmua (2001), Kara Gazete (2003), Kara Kızıl Notlar (2005) gibi birçok Anarşist yayın kolektifi Tayfun’u tanır, bilirdi. Kiminin içinde yer aldı, kiminin kenarında durdu. Kaos Yayınları’ndan 3 kitap çıkardı: ‘Anarşizm Nedir?’, ‘Düzenden Kaosa Zuhur - Gediz Akdeniz ile Söyleşi’, ‘Tıp Etiğinde Yeni Bir Paradigma Arayışı: Karmaşıklık-Ölümle Barışmak’ (G. Akdeniz ile ortak kitabı). 

İSTEDİĞİ GİBİ YAŞADI

Tayfun’u 1992 yılında tanıdım. Kurucularından olduğu Savaş Karşıtları Derneği, Türkiye’de anti-militarist hareketin sözcüsüydü. İzmir’deki bu küçük dernek boyundan büyük işler yapıyordu. Peşi sıra gelen vicdani ret açıklamaları… ‘Bakaya’ adlı dergi… Derneğin sonraki başkanı arkadaşımız Osman Murat Ülke tutuklandığında Tayfun şöyle yazmıştı Apolitika’ya; “Türkiye’de ve dünyada anti-militarist mücadele alanını açanlar Anarşistlerdir. ‘Ossi’ye saygı duymanın ötesinde ondan çok şey öğrendim. Ossi, Türkiye’nin ilk vicdani retçisi değil ama ilk vicdani ret direnişçisidir.”

Sözü, son nefesinde yanında olan veya onu çok uzun yıllar öncesinden tanıyan dostlarına, arkadaşlarına bırakmadan önce; Anarşist sendikacı Ali Kitapçı’nın Tayfun hakkındaki sözlerini hatılayalım; “O muzip gülümsemesinin altında yaramaz bir çocuktan öte kıvrak bir zekâ görürdünüz. Rüzgâra karşı duracak gücü hep vardı. İstediği gibi yaşadı ve gitti!”

GÜLHANE’DEKİ KOMÜN

Reha Çamuroğlu: 

Tayfun’la 1983’te Yeni Olgu dergisinde tanıştım. 1986’da biz Kara’yı çıkarırken dergiye gelirdi. Birkaç yazısı yayımlanmıştı. ‘Atölye A’ diye bir komün kurdular Gülhane Parkı civarında. Deri çantalar, takılar yapıyorlardı. Sonra İthaka diye bir kafe açtılar. Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde toplanır, nargile içer İslamcılarla tartışırdık. Tayfun oraların vazgeçilmez simasıydı. Durduğu yerde duramazdı. Ani bir kararla İzmir’e taşındı. Sonra hayat bizi kopardı; farklı yerlere savrulduk. Şeffaftı, paranın pulun onun için hiçbir önemi yoktu. İçi dışı bir adam olmak nedeniyle çok yıprandığını düşünüyorum ama hiç şikâyet etmezdi.

GÜLÜMSETEN KOMPLOCU

Gün Zileli: 

“Ruhuna yabancı hiçbir hayatı kabul etmeyecek kadar özgür bir ruhtu. 90’larda ortak dergilerde yer aldık. Ateş Hırsızı ile Apolitika’da. Bazen yazılarımızla karşı karşıya geldiğimiz oldu. Bakunin gibi, hoş, insanı gülümseten bir komploculuğu vardı. Kiloluydu, rahat nefes alamıyordu, zor yürüyebiliyordu ama gülümsemesi eksik olmuyordu dudaklarından. Tabii sigarası da... Hayata olduğu gibi ölüme de gülümseyerek bakıyordu. Kafasında her zamanki gibi bir dergi projesi vardı. Anarşist adlı dergiyle bu proje hayata geçtiği günlerde yüreği dayanamadı.”

VİCDANİ RET DAR GELDİ

Zelha Cangi (Kaos Yayınları): 

“İnce eleyip sık dokumalar Tayfun’a göre değildi, belki de yola daha fazla önem verdiğinden, onun kervanları yolda düzüldü hep. Fikrî derinliğini anlamak içinse epey zaman geçmesi gerekti. Yollarımız her ayrıldığında yine kesişeceğini hissettiğimiz bir yoldaşımız, dostumuzdu. Doğanın ve insanın sömürülmesine, hayatın her alanındaki ast-üst ilişkisine karşı duran biriydi. Son zamanlarda sadece zorunlu askerlik karşıtlığı gibi algılanıp hak mücadelesine indirgenen vicdanî ret gömleği ona epeyce dar gelirdi. ‘Hakikat arayışında’, bilerek kimseyi incitmeksizin aramızdan geçip gitti.”

HALK DEĞİL KENDİSİ İÇİN...

Cemal Atila (Geoaktif Kültür Merkezi): 

“İnsanın kendi kişisel hayatıyla dünyanın geri kalanı arasında öz faydacılığı esas almayan ilişkiler kurabilmesi bile başlı başına erdem haline gelmiş durumda. Tayfun bunu gözü kara bir dozda yaptı. Devrim için, halk için veya başkaca ulvi bir amaç için değil; bizzat kendisi için, başka türlüsünü istemediği için, öyle inandığı, öyle anlamlandırdığı için. Kanımca, bu toplum günün birinde özgürlük davasını yeniden hatırlarsa Tayfun’un kim olduğunu hayli merak edecektir.”

HEP İSYANKÂRDI

Oral Çalışlar: 

Tayfun ile öğrenci iken tanışıyorduk. O lise öğrencisiyken tutuklanmıştım. 1974 sonrasında cezaevinden çıktığımda beni karşılamaya gelenler arasındaydı. O dönemde Aydınlık ekibindeydik. Bizim hareket çok otoriterdi, kuralları sertti ama Tayfun orada da isyankârdı. 12 Eylül sonrasında yayımlanan Sokak dergisindeyken vicdani retçi oldu. Ona desteğimizi verdik. O, önemli bir asi adamdı.

“ÖLÜM DE YOLCULUKTUR”

Gazi Bertal (Kaos Yayınları): 

“70’li yıllardan itibaren toplumsal muhalefetin çeşitli evrelerini yaşadım. Kelle koltukta eylemciler, işinin eri devrimciler, cefakâr dava insanları gördüm. Fakat Tayfun’daki iç huzuru, rahatlığı, ruh enginliğini çok az kişide gördüm. Kışın sıcak, yazın serin tutan, üstünden çıkarmayacağı tek giysisinin olmasını isterdi. Öyle ya, bu dünyaya çamaşır yıkamaya mı gelmişti! Herkes onun erken gidişine, gençliğine hayıflandı. Ne gençliği yahu, çocuktu! ‘Ölüm de yolculuktur, bavulunu toplayıp gitmek gibi’ derdin. Güle güle, seni çok özleyeceğiz.”

 

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı
Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür
Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür