Bütün öğrenciler bu aralar tercih yapma derdine düşmüş durumdalar. Herkes üniversite ve bölüm seçmek için sorular soruyor. Peki üniversite seçerken sorulacak sorular neler? Neler sormalısınız ki doğru seçimler yapabilesiniz? Tabii bunların başında değişen ve yenilen üniversite kavramını iyi tanımlamamız gerekiyor. Bu tanıma göre sorular sormalıyız. En öneli soru üniversite okursam ne elde ederim? İş bulma, geçerli meslek gibi safsatalara inanmayın. Değişen dünyada bunların yeri yok asıl kavram geleceği okuyup okuyamadığınızdır. Eğer seçeceğiniz üniversite size 5 yıl 10 yıl sonrasını gösterebiliyorsa, yeni kavramları ve kazanımları tanımlayabiliyorsa o üniversite geleceğin üniversitesidir.
Bunun dışında üniversitelerin dünyaya insanlığa katkıları yani buluşları, patentleri ve yarattıkları markalar. İşte bu konu ülkemizde oldukça sıkıntılı.
Dünyada üniversitelerin sıralamasında en önemli kriterlerin başında ürettiği patent sayıları geliyor. Yani dünyanın gelişmiş ülkelerinde üniversiteler aldıkları patent sayılarını söyleyerek başarılarını anlatırlar. Aşağıdaki tabloya çok dikkatli bakmanızı rica ediyorum. Bu üniversiteler Türkiye’nin en zeki çocuklarını ve en iyi bilim insanlarını barındıran üniversiteler. Bu üniversitelerin 2004-2013 yılları arasında yani tam 10 yıllık süreçte Türkiye Patent Enstitüsü’ne başvuru sayılarını göreceksiniz. Bu tabloyu ben patent enstitüsünden aldım. Gördüğümde şoke oldum.
Türkiye’nin en iyi üniversiteleri yılda ortalama 2 patent başvurusu yapıyorlar. Sadece “2” yazıyla “iki” yere göğe koyamadığımız üniversitelerimiz sadece “2” patent başvurusu yapıyorlar. İşte bu tablo bizim beyin gücümüzü ve gelişimimizi çok iyi özetliyor. Bu felaket tabloya kim ne der bilmiyorum ama Türkiye’nin bu tabloya neşter vurma zamanı çoktan gelmiş de geçiyor.
Peki, dünyada durum ne diyeceksiniz. California Institute of Technology bir yılda “177” patent almış, bakın almış diyorum başvuru sayısı bundan fazladır. Zaten Stanford’un sahip olduğu patent sayısı Türkiye’nin ülke toplamından fazla. Eğitim diyoruz, üniversite diyoruz. Boşuna demeyin bu kadar emeğin sonunda bütün üniversitelerimizin toplamı California Institute of Technology kadar etmiyor.
Bu tablonun birçok nedeni var sadece üniversitelerimiz bunun sorumlusu olamaz ama bu yukarıdaki üniversiteler bu ülkenin en iyi beyinlerini almıyor mu? Peki, sonuç nerede? Bu üniversiteler
devlete memur mu yetiştiriyor yoksa bu ülkenin geleceğine yön verecek beyinleri mi yetiştiriyor? İyisi mi biz anlı şanlı üniversitelerimize bir daha soralım. Ne zaman üniversite olacaksınız? Halen sabah 9’da açılım akşam 5’te kapanmaya devam mı? Kendimizi avutacak mıyız yoksa bilim ve üretim üssü olma yoluna mı gireceğiz? Kararımızı verelim.