2014-15 öğretim yılının ilk yarısını tamamladık. Önceki günµ öğrenciler karne aldılar. Karnelerde notlara bakarsanız durumumuz oldukça iyi, öğrencilerin büyük çoğunluğu matematiği, fiziği, yabancı dili öğrenmiş görünüyor. Sonuçta karne notları iyi. Örneğin yabancı dil yani ingilizceden öğrencilerin nerdeyse %80’i iyi not almış. Bu da demek oluyor ki ingilizceyi 18 milyon öğrencinin %80’ine öğretmişiz. İlk dönem itibarıyla, yine biyolojiden başarılı öğrenciler. Matematikten karneye göre başarılıyız. Peki gerçekte böyle mi? gerçekten öğrencilerin %80’i ingilizce öğrendi mi? Hepimiz biliyoruz ki kesinlikle hayır, keza matematik ve diğer derslerde de öğrendiklerini söylemek pek mümkün değil.
Peki kimi kandırıyoruz. Bu çocuklar ingilizce öğrenmediklerine göre karnelere iyi not vermekle kimi kandırıyoruz. Aynı şekilde yıl sonunda en azından YGS ve LYS’de yüzbinlerce öğrencinin sıfır çekeceğini bile bile her yıl karnelere bu notları vererek kimi kandırıyoruz.
Öğrencilerin karnelerine bir bakın en azından yakınınızdaki öğrencilerin karnelerine bakın. Hepsi en azından teşekkür alıyor. Sınıfı geçemeyen geçsin diye herşeyi yapıyoruz. Peki neden? Eğer amaç öğretmekse neden sonuçlarla yüzleşmekten korkuyoruz. Öğrenmedikleri şeyleri öğrenmiş gibi karnede gösteriyoruz. Acaba bu yüksek notları vererek öğrencilerin ve velilerin eğitim sistemini eleştirmesini mi erteliyorsunuz? Ya da kendinizi mi avutuyorsunuz?
Unutmayın bu çocuklar günün birinde hayata atılacak ve sizin okulda onlara öğret(eme)diğiniz becerileri kullanacak. Bazıları ülkeyi yönetecek, bazıları büyük şirketleri yönetecek, bazıları bilim adamı olacak, bazıları girişimci olacak. Peki bir düşünün öğretmediğiniz halde öğrenmişler gibi yapıp başarılı notlarla dolu karne vererek kimi kandırıyoruz. Eğer velilerin kandırdığımızı düşünüyorsanız siz öyle sanın, ama unutmayın ki aslında bu ülkenin geleceğini kandırıyorsunuz.
New York Üniversitesi’nde Prof. Dr Selçuk Şirin hocamın sürekli dile getirdiği, ama karnelerde olduğu gibi kimsenin yüzleşmek istemediği asıl karne aşağıda lütfen bakın, iyice bakın. Bu ülkemizin uluslararası karnesi. Karneye bakın ve düşünün, bizim çocuklara cuma günü verdiğimiz karnelerle bu karne arasında neden uyumsuzluk var? Türkçe dersinde karnede %80 başarılıyız ama PISA’da okuduğunu anlamada 43. sıradayız keza matematikte 41. sırada, fen bilimlerinde 42. sırada. Peki şimdi karne verenlere soralım “PISA sonuçları mı yanlış yoksa siz mi bizi kandırıyorsunuz?”
Sonuç olarak bu ülkeye katma değer üreten, ülkenin geleceğe taşıyacak, ülkemizi uluslararası dünyada oyuncu yapacak nesil yetiştirmeniz gerekiyor. Bu yüzden lütfen artık –mış gibi yapmayın. Ya bu güzel kuşağı güzel yetiştirin yada biz bu işi yapamıyoruz deyip başka iş yapın. O zaman memlekete daha fazla faydanız olur.