Sarıgül hakkındaki iddialarla ilgili Kemal Bey çıkıp da şöyle göğsünü gere gere iki laf etmedi.
İstanbul adayına layıkıyla arka çıkmadı.
Bakan Bayraktar'a, Savcı Öz'e verdiği desteğin çeyreğini dahi vermedi.
Tuhaf.
İbiş bile bu süreçte daha çok destek oldu.
Sanırım o "mavi dosya" Kemal Bey'in elini kolunu bağlıyor.
Lakin söz konusu CHP ise gerisi teferruat olmalı.
Yani Kemal Bey, CHP için kendisini feda edebilmeli.
"O mavi dosyanın içinde bir şey yok, Sarıgül'e iftira attım" diyebilmeli.
Sarıgül'ün elini güçlendirmeli.
Öyle ya!
Bugün Kemal Bey'in ayağına dolanan, Sarıgül'ü de sıkıntıya sokan o mavi dosyayı bizzat kendisi hazırlatmıştı.
Sonra da tüm Türkiye'ye göstermişti.
Bu işi temizlemek de Kemal Bey'e düşer. Tamam, bir genel başkanın "iftira attım" demesi şık olmaz, haklı.
O vakit çıkıp şunu söyleyebilir; "o dosyayı ben gösterdim ama Baykal hazırlattı."
"Ama o da ayıp olur" diyorsa yanılıyor.
Hiçbir şey olmaz!
Sen ki Türkiye'yi oraya buraya şikayet etmiş adamsın!
Baykal'ı bu millete şikayet etmeye mi çekineceksin?
Korkma!
Ama hiç bu işlere bulaşmadan çıkıp şunları da söyleyebilirsin:
Sarıgül'e kefilim.
Dürüst adamdır.
Delikanlı adamdır.
Çalmamış çırpmamıştır.
Sonuna kadar arkasındayım.
Ona yöneltilen iddiaların hepsi iftiradır.
Yok yok, bu son cümleyi kullanma!
İftira dersen yine başa dönmüş oluruz.
O vakit birileri yine çıkıp şöyle der:
Yahu iftira diyorsun da, bu iftirayı siz attınız.
O dosyayı siz hazırladınız.
O belgeleri siz buldunuz.
Sarıgül'ü kesin ihraç istemiyle disipline siz gönderdiniz.
Vallahi Kemal Bey, ben de çıkamıyorum işin içinden.
Sen bir yolunu bul, uğraştırma beni.
Dur dur buldum galiba.
Sarıgül sizi mahkemeye versin.
"Bana iftira attı" desin.
Davayı kazanırsa İstanbul'u da alır!
Sanırım en doğru yol bu!
Efendim?
Davayı kazanamaz mı?
Anladım…
Amaaan ne haliniz varsa görün.
Sanırsın ki sürgündeki siyasi lider
BBC muhabiri Güney Yıldız, Fethullah Gülen'e soruyor:
"Türkiye için en acil sorunlar neler ve nasıl çözümler öneriyorsunuz?"
Muhabir arkadaş soruyu sorduğu kişinin kim olduğunu bilmiyormuş gibi davranıyor.
Zira karşısındaki kişi bir hükümet yetkilisi yahut muhalefet lideri değil.
Dahası sürgündeki bir siyasi lider hiç değil.
Peki niçin böyle bir soru soruyor?
Ya kasıt var.
Yahut bu muhabir arkadaş "paralel".
Veya her ikisi.
Üçüncü seçenek daha makul geldi bana.
Günahını almak istemem ama arkadaş sanırım cemaatten.
Ve son bir not.
Güney Yıldız, Gezi kalkışmasında Türkiye aleyhine çok çalışmış.
Bir de Türkiye ile El Kaide arasında irtibat kurmak için epeyce gayret sarf etmiş.
Mavi Marmara olayı
Fethullah Gülen BBC röportajında Mavi Marmara olayıyla ilgili de konuştu.
Türkiye'de büyük tepki çeken sözlerine ilişkin, "bugün de olsa aynı şeyleri söylerim" dedi.
Ardından da ekledi:
"Keşke diplomasi sonuna kadar kullanılsaydı. Kaba kuvvetle işin üzerine gidilmeseydi… Kan dökmeye böyle insanlara kıymaya, insanları cepheye sürmeye gitmemek lazım. "
Aç perişan insanlara yardım götüren gönüllüler için kullandığı "cepheye sürülme" ifadesi yine çok ağır oldu.
Bir de unutmadan Gazze'de insanları katleden, aç sefil bırakan, uluslararası sularda eşkıyalık yaparak gemi basan, sivil insanları katledenlerle diplomasi nasıl yürütülür bunu açıklamadı.
Gönül isterdi ki, Mavi Marmara'da şehit edilenler için bir hayır duada bulunsun.
Yine gönül isterdi ki, o katliamı gerçekleştirenlere de bir "beddua" yahut hiç değilse kınama dillendirsin.