Cevaplar mı?
Hayır!
Cevaplayamaz.
O vakit Ali Bulaç cevaplasın.
Yahut Mümtaz’er Türköne.
Ekrem Dumanlı, Bülent Korucu…
Biri cesaretini toplasın ve cevap versin.
“…Dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kuran’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa… Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın!”
Bu cümleler Fethullah Gülen’in ilk beddua ayininden.
Bire bir!
Dikkat edilirse Fethullah Gülen burada “gizli özne” kullanıyor.
Peki biz bu cümlenin sonunda “kim?” diye bir soru sorsak, cevabı ne olur?
Kim dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışsa?
Paraleller mi?
Kim Kuran’ın temel disiplinlerine aykırı bir iş yapmışsa?
Paraleller mi?
Kimin yaptığı Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa?...
Paralellerin mi?
Bu apaçık bir itiraf değil mi?
Hadi soruyu biraz yumuşatalım?
Paralel demeyelim, “devlet içindeki cemaat yapılanması” diyelim.
Onların yaptıkları mı şuna, buna, ona aykırıysa?
Hatırlayın! Gülen o gün “binde birini tanımam” diyordu.
Binde birini!
Ey Ali Bulaç, “dinine imanına” söyle!
Tanır mı tanımaz mı?
İrtibatlı mı değil mi?
“O yapı” Gülen için, bir tebessümü için her şeyini verir mi vermez mi?
Gülen “emir buyursa” yerine getirir mi getirmez mi?
Diyelim ki bu operasyonlarda gözaltına alınan yahut tutuklanan polislerin cemaatle bir ilgisi yok?
O vakit sormazlar mı adama niçin onları savunmak için sen dâhil cemaat tüm gücüyle mücadele veriyor?
Daha önce sormuştum, bir kez daha soruyorum.
Bu ülkede ilk kez mi bir polis gözaltına alınıyor, tutuklanıyor?
Bu polislerin Ergenekon, Balyoz süreçlerinde tutuklananlardan farkı ne?
Sevgili Ali Bulaç söyle!
HSYK’da cemaatin kontrolünde, güdümünde bir yapı var mı yok mu?
Bazı hâkim ve savcıların sosyal medya üzerinden cemaati arkalayarak bizzat Erdoğan’a ateş etmeleri manidar değil mi?
Sevgili Ali Bulaç söyle!
Sanırım bu birkaç basit soruya cevap verdiğin gün, istifanı da beraberinde yazmak zorunda kalacağın gün olacak.
Bu soruların cevaplarındaki gerçeklerden kaçamazsın.
Er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacaksın.
Ve son bir not.
Fethullah Gülen bu sorulara cevap vermek yerine yeni bir dava daha açmayı tercih edecek.
Mesele şu; bu davayı Afyon’da mı açacak, Trabzon’da mı?
Ne bileyim Van’da mı Urfa’da mı?
Sevgili Ali Bulaç söyle!
Ben İstanbul’da yaşıyorum.
Evim de işyerim de burada.
Seninkiler niçin başka başka illerden dava açıyorlar?
Sadece bu sorunun cevabı bile paralel yapıyı açıklamaya fazlasıyla yeter de artar bile.