Bir lobi var.
Allah’ın belası lanet bir lobi.
Koronadan daha sinsi, daha tehlikeli!
Aşağılık, sefil, vicdansız, rezil, pislik mahlûklardan müteşekkil bir lobi.
Dahası her bir ferdi gözümüzün önünde,
aramızda.
Yüzlerinde de maske.
Herkesin canı burnunda, ama o lobi çok rahat!
Herkes hayatta-ayakta kalmanın derdine düşmüşken, onlar fitne fesat peşinde.
Bitmeyen bir kin, tükenmeyen bir enerji, azalmayan bir nefretle yine saldırıyorlar.
Tek dertleri ülkeyi daha da kötü hale nasıl
getiririz?
Ülkenin morale mi ihtiyacı var; onlar bozmak için devrede.
Ülkenin birlik beraberliğe mi ihtiyacı var; onlar parçalamak için devrede.
Ülkenin sükûnete mi ihtiyacı var; onlar yok etmek için devrede.
İnsan olamazlar, hayvan bile olamazlar.
Virüs bütün dünyanın başında bela. İnsanlık zorda, insanlık perişan.
Evet, belki de bunun adı üçüncü dünya savaşı.
Görülmemiş bir buhran!
Virüs bir sonuç değil maalesef, bir sebep.
Sonucu ne olacak bilmiyoruz?
Lakin kestirmek zor değil.
Gün ağardığında bambaşka bir dünyaya uyanacak hayatta kalanlarımız.
Bambaşka!
Çok şükür, binlerce şükür yıkılmadık ayaktayız.
İmkânlarımız, enerjimiz, organizasyon kabiliyetimiz, mücadele azmimiz var.
İlk günden meseleye ciddiyetle yaklaşan, alınması gereken tedbirleri alan, elindeki tüm imkânları seferber eden yöneticilerimiz var.
Ölümü göze alıp hastaları iyileştirme derdinde olan sağlıkçılarımız var.
Aşısını, ilacını bulmak için çırpınan bilim adamlarımız var.
Kimse boş durmuyor.
Şu bir gerçek ki, bu musibetle boğuşan dünyanın diğer ülkelerinden daha iyi durumdayız.
Bu mücadelenin devam ettirilebilmesi için morale ihtiyacımız var, lakin bu kahpe lobi boş durmuyor.
Özellikle son yedi yıldır iyice azmışlardı. Darbe girişimlerinde bulundular, sokakları yangın yerine çevirdiler, hendekler kazıp canlarımızı aldılar, ekonomimize saldırdılar.
Ülkenin yüzlerce milyar dolarını heba ettiler.
Oysa bugün, bu zor günlerde çok daha iyi olabilirdik. Ama durmuyorlar, durmayacaklar da.
Fitneye, fesada, bozgunculuğa devam edecekler, ediyorlar da.
Alçağın biri kalkmış ‘üçüncü havalimanını yapmasaydık, virüs olmayacaktı’ diyor.
Derdin ne senin be ey rezil?
Bir diğeri milletin canı burnundayken, başörtülü bir öğretmenle bozmuş kafayı.
Yuh sana sefil herif!
Bitmek de bilmiyorlar!
Ötekinin derdi, virüsten ölen yaşlıların Ak Partili olması.
Yazıklar olsun!
İtalya’da, Fransa’da, İngiltere’de umreciler mi vardı be ey gafil?
Umreciler de bulaştırdı, Almanya’dan, Amerika’dan, İran’dan, İngiltere’den, Fransa’dan gelenler de!
Aytaç Yalman İran’dan geldi ve gizledi. Onu muayene eden kaç doktor virüs kaptı ve yoğun bakımda haberin var mı?
Kaldı ki bunları konuşacak gün mü?
‘Yaşlılarımızı koruyalım, sokağa çıkmasınlar’ dedik, adi herifler onlara edilmedik hakaret küfür bırakmadılar.
Sen de yaşlanacaksın bir gün ey alçak!
Sen de.
Öbürünün de derdi kerhaneler! ‘Kapatılacak mı, kapatılmayacak mı’ diye dertleniyor.
Hay Allah sizi bildiği gibi yapsın!
‘Şehir hastaneleri niye yapıldı, şu hastane fuzuli açıldı’ diyen vizyonsuz hergeleler.
Solunum cihazlarının yetersiz kalmasını, bir ihmal gibi lanse etmeye çalışanlar.
Be utanmaz!
Bütün dünya aynı yetersizlikten muzdarip, kör müsün?
Kaldı ki henüz bu konuda bir sıkıntı doğmadı, dahası gerekli siparişler verildi, yerli üretim başlatıldı.
Ulan alçak! Bu ülkede hastane yoktu, yoğun bakım servisi yoktu, ilaç yoktu.
Gaz yoktu, benzin yoktu, ekmek yoktu.
Bugün öyle bir noktadayız ki, dünyanın her yerine özel uçak gönderip o ülkelerde mahsur kalan vatandaşlarımızı tek tek yurda getiriyoruz.
Ve son bir not.
Zor ve sıkıntılı günlerden geçiyoruz.
Hiçbirimizin tuzu kuru değil.
Ben de işime gidiyorum, çalışıyorum.
Ben de ‘ay sonu maaşımı alabilecek miyim’ diye düşünüyorum.
Ben de tasalanıyorum.
Ama ümitsiz değilim, elimden geleni, üzerime düşeni yapıyorum.
Sıkacağız dişimizi, kenetleneceğiz uzaktan, dokunmadan.
Aşacağız bu günleri.
Sabırla ve tedbirle.