Her şey bir yana Gencay Gürün çok haklı; tiyatronun önündeki en büyük engellerden biri kesinlikle trafik bugün. (bkz. Şenay Yıldız'a verdiği röportaj - 22 Nisan, AKŞAM.) Şehrin kim bilir hangi ucundaki işten güçten çıkıp o çılgın trafikte bir oyuna yetişebilmek çok büyük bir mesele bu şehirde. Ciddi motivasyon gerek. Genelde sekiz, bilemedin buçukta başlıyor temsiller. Şehrin en balık istifi saatlerinde yola düşmek ve her yöne doğru tıkalı olan trafiği azimle aşmak zorunda sadakatli seyirci. Sanat zor, hadi doğası öyle bir yerde de, sanatsever olmak bari bu kadar zor olmayaydı! Nitekim, geçen hafta Taksim Meydanı'na eriştiğimizde, 'sen koş kendini kurtar, beni merak etme' diyor kardeşim ve ben duran trafikteki aracı terk ettiğim gibi depara kalkıp son dakika yetişiyorum, Mehmet Esen'in Meddah 2012'sine. Ayağımda eski dost espadril ve yanımda kalbi pırıl kardeşim olmasa muvaffak olmaya imkan yok. Tiyatro ile ilişkimiz her açıdan hassaslaştı... Ayakkabı seçimi bile hayati derecede önemli! Topuklularla olsam koşamayacağım için ağlaya ağlaya eve dönerdim mecburen. Abartmıyorum, beş dakikayla oyun kaçırıp kapıda kalan trafik kurbanı seyirci bilir ancak o sükut-u hayali. Dünyanın en işe yaramaz insanı gibi kalakalırsın oracıkta. Ne ıslak hamburger, ne acılı kokoreç ne de Asmalı'nın anason pansumanı dindirir kalbindeki sızıyı.
2012 MODEL MEDDAH
Attığım depara değdi, sayın seyirci. Olay yeri Sıraselviler, Lush Kabare'de sahne ve ambiyans 10 numara. Jerry Seinfeld çıksa çıkar, o derece cool atmosfer. Mini mini masalar, sahneyle arkadaş bir oturma düzeni. Fısır fısır sipariş alan garson. Kırmızı perdeyi tam on ikiden vuran yuvarlak spot. Bütün olmazsa olmazlar tamam. Grup Lokomotif'in efsane solisti Diler Ebeperi'nin müziğiyle açılıyor gece... Taa 80'lerden beri Mehmet Esen'in oyunlarındaki müzikler Diler'den soruluyor. Hiç bırakmamışlar bu ikili birbirini. Ne mutlu. 'Gece boyu gül gül öldük' diyeceğim, çok beylik kaçacak. Meddah 2012'yi şöyle izah edebilirim ki size; eğer sezonun son oyunu olmasaydı izlediğim, bu hafta maaile ve de kafa arkadaşlar da bize katılmış halde yerimizi alacaktık sahne önünde. Öyle leziz bir gece geçirdik Mehmet Esen'le. Cümbür cemaat Meddah planım yeni sezonu iple çekmekte.
ATÖLYE'DE BUGÜN 'MEDDAH' VAR
Vah, tüh ben nasıl kaçırdım diyenlere güzel haber: Nizam Eren dostumuz, sinema sektöründeki muazzam deneyimlerini aktarmak ve sektörün can alıcı sorunlarına 'gerçekçi' çözümler üretmek üzere bir 'sinema atölyesi' düzenlemeye başladı. Bu çerçevede, sürpriz misafirleri davet ettiği 'cumartesi sohbetleri' de organize ediyor. Bugünkü sohbetin konuğu da, Mehmet Esen. Herkese açık ve ücretsiz olan etkinlik bugün 14:00'te Nişantaşı RenArt galeride, sayın cumartesi neşesini gökte ararken yerde bulan.
Cımbız
SEYFİ TEOMAN'A VEDA: 'Herkesin bir şeylerin uzmanı olduğu günlerde sinemayı, bir berberin kakül kesmeyi tarif etmesi kadar tevazu ve basitlikle anlatmış, dünyanın en önemli işini yaptığını düşünen insanların dünyasında, Anadolulu bir aşık vakurluğuyla, 'Abartılacak bir şey yok, anlatmayı bilmek yeter' demişti (...) Bu cümleleri camiden yazıyorum. Eski bir tabutun içindeki pırıl pırıl arkadaşıma bakarak. Başında sevgili eşi Ayşegül'ü. Sırtında babası Nuri Amca'nın ceketi. Nur içinde yat Seyfi.' (Koray ÇALIŞKAN'ın; 35 yaşında, tam da doğum gününde geçirdiği trafik kazasından sağ çıkamayan, yönetmen Seyfi TEOMAN'ın ardından yazdığı 'Annelerinin çok sevdiği çocuklar' başlıklı yazısından.)
Home Tweet Home:
'Taşı düşmüş yüzükler gibi dolaşıyoruz şu hayatta - Patti Smith.' (@beautiful_boyz)