Hayatının yarısından çoğunu bahçesine adayan bir adam düşünün. Suya kök salan nilüferlere aşık. Günışığı altında eğilip bükülen renklere takık. Nereye ne çiçek ekeceğini ve o çiçeğin ne renklerde açacağını güneşin eğimine göre hesaplayan bir bahçe çılgını. Meşhur Giverny Bahçesi'nden ve 40'larından itibaren hayatını o bahçede geçiren ünlü Fransız ressam Cloude Monet'den söz ediyorum. İzlenimcilik/empresyonizm akımının babası. 'Ressam olmayı çiçeklere borçluyum' demesi boş yere değil. Çiçeklere ve bahçesine verdiği büyük emeği tuvallerinde ölümsüzleştiren bir obsesif adam Monet. 86 yıllık hayatının sonuna kadar fırçasını, paletini elinden bırakmamış. Gözlerine inen katarakt perdesi bile söndürememiş resim aşkını. Renkler onu artık kandırsa da son döneminde (ki sergide görmek mümkün), ışığa ve güzelim renklere inanmaktan hiç vazgeçmemiş Monet. Ömrünün sonuna kadar.
SİNCAPLAR VE NİLÜFERLER SENİ ÇAĞIRIYOR
9 Ekim'den bu yana İstanbul'da, Sakıp Sabancı Müzesi'nde Monet. Pazartesi hariç her gün ziyaret edebilirsiniz. Çarşambalar halk günü ayrıca. Bir bahçe, bir sergi ve bir büyük sanatçı... Sincapları, nilüferleri ve eşsiz bahçesiyle Sabancı Müzesi harika ev sahipliği yapıyor Monet'ye. Şu pırıl hafta sonunda kendinize önce boğazda Monet sergisi, ardından yanı başındaki Emirgan korusunda sonbahar keyfi ısmarlayın derim, sayın ekimde İstanbul başkadır diyen.
Kendine tahammül OUT
Yalnız ve sessiz insanlara rastlanırdı eskiden etrafta. Kendi dünyasına dalmış kim bilir ne düşünen, kim bilir kimi özleyen bir başına yabancılar... Banklarda oturan, aheste yürüyen, gölgede dinlenip çevreyi izleyen dalgın insanlar. Kalmadı artık onlardan farkında mısınız? Varsa yoksa cep telefonu. Avantajlı tarife sarmış her yanı. Sessizce vakit geçiren kimse yok. Yürüyen, oturan, koşan kim varsa avaz avaz telefonda. Susmak, etrafı dinlemek, kendine teslim olmak tedavülden kalkmış. Herkes telefonda birilerine akıl veriyor, akıl alıyor, geyik yapıyor ve maksimum gürültü çıkarıyor. Durup düşünmek, sessizce beklemek OUT. Çok yorucu değil mi?
Emmanuelle'e artistik veda
70'lerin ve 80'lerin kült erotik yıldızı Sylvia Kristel, 60 yaşında hayata veda etti. 'Emmanuelle' serisiyle unutulmazlar arasına giren kraliçeyi, mini bir kliple uğurladık biz de Artist'te. Tanju Okan'ın sesinden Türkçe sözlü, 74 tarihli Emmanuelle filminin soundtrack şarkısı ve Sylvia'nın melankolik erotizmi müthiş eşleşti doğrusu. Kaçırdıysanız üzgünüm ama youtube'dan Tanju Okan 'Yıldönümü' plağını bir çevirin derim... Twitter arkadaşım Murat Meriç (@PopDedik) paylaşmıştı şarkıyı ilk, bu vesileyle teşekkürü borç bilirim.
Yapraklara özgürlük!
Sonbahar cümbüşü başladı diye tam seviniyoruz, parkta hummalı bir çalışma. Yapraklar yere düşer düşmez dört koldan süpürüyor görevliler. 'Neden?' Yere düşen yapraklar çimeni havasız bırakıp çürütüyormuş. İyi de güzel kardeşim, bir günde mi çürüyor çimen? Ya da bir haftada? Bu kadar dayanıksız olmasına imkan var mı? Haftada bir nazikçe süpürülse yapraklar da, hem çimen hem sonbahar iç içe yaşasa olmuyor mu? Olay yeri, Selamiçeşme Özgürlük Parkı bu arada. Burada geçirdiğim üçüncü sonbahar ve yine mevsimden eser bırakmıyor park yönetimi. Ne amansız salgın şu 'inadına hizmet' kafası. Umarım şu nazik mevsim bitmeden orta yolu bulur ve parkımızı sonbahardan mahrum etmekten vazgeçerler. Takıntılı ev kadını gibi park temizliği yapılmaz ki. Özgür bırak caanım yaprakları. Bir süreliğine bari!
Hope Tweet Hope: 'İç Anadolu'ya ait sıradaki şarkı emniyet şeridi ihlalcilerine gelsin: 8 olur 9 olur, dana büyür öküz olur, çengel otu sakız olur, sen adam olman.'
(@MuratKazanasmaz)