Kahkahalarla gülerek sormuştu Amerikalı bir arkadaşım bir gün, 'Kadın neden televizyonda gazete okuyor? Eğer gazete istiyorsam alıp okuyabilirim..!' TV dünyamızdaki bütçe sorunlarını ve geleneksel hazıra konma eğilimlerimizi anlatmak uzun sürmüştü. Ama sonuç pek değişmedi. 'Saçma' deyip çıktı Amerikalı. Fıkra gibi de anlatıp durdu yıllarca. İşte bu durumu değiştirecek büyük bir adım atıldı Türk medyasında geçtiğimiz günlerde. Öncesine ve şimdisine beraber bakalım dilersiniz:
- En içerikli televizyon rutinlerimizden biri (idi); ekranda gazete okumak ve günün çarpıcı köşe yazılarını aktarmak. Tüm manşetler, birinci sayfa detayları (hatta satır araları), yayıncı kuruluşun kimliğine göre hiyerarşik bir sırayla ele alınır...
- 'Kahvaltı haberleri' denilen ve büyük sorumluluk/maliyet gerektiren sabah kuşakları, gazetelere yaslanmak sayesinde neredeyse 'bedavaya' çıkardı böylece.
- Tek gereken; herkes uyurken işe gelip gazeteleri iştahla taramaya hevesli bir sunucu. Ülke gündemini herkesten önce ekrana taşımak denen o büyük işin bundan ibaret olması çok 'saçma' değil mi gerçekten? (Ekstra bir iki kişinin daha olduğu ekipler vardır elbet ama Hollywood filmlerindeki gibi yırtıcı prodüksiyonlar hayal ediyorsanız yanılıyorsunuz. Geceleri ve haftasonları in cin top oynar bizim TV binalarında. Bir iki kişi, bol bol kahve içip yanındaki gazete kulesi ve bilgisayarla boğuşur durur bir başına.
- Normalde çok pahalı olan gündem aktarma iddiasının, Türk televizyonlarına maliyeti; minimal ekip maaşı + gazete başına ödenen birkaç kuruşun toplamından ibarettir dolayısıyla. Geniş bir zaman dilimine yayılan sabah haber kuşakları bu sistemle, gayet dolu dolu geçer (malum).
- Yüzeysel bakınca, niyet 'masum'; güne başlarken televizyon açan izleyiciye, gündemi a'dan z'ye aktarmak. Evet, harika. Ama gazetecilerin geceli gündüzlü çalışarak ürettiği tüm o zahmetli içeriğin, günün ilk birkaç saatinde tüm kanallar tarafından hızla tüketilmesi adil mi?
- Beğendiğiniz/beğenmediğiniz tüm o gazetelerin/gazetecilerin emek ve sermayesiyle dönen bu çark sayesinde; televizyona kulak kabartan izleyicinin gazetelerle ilişkisi en pratik(!) şekilde tamamlanıyor.
- 'Televizyon veriyor nasılsa' deyip gazete almayı ne zaman bıraktığınızı şöyle bir düşünün mesela. Veya aldığınız gazeteyi hiç açmadan tamamladığınız ve hiç de umursamadığınız günlerin sayısını...
- Evet internet var, evet akıllı telefon var. Ama televizyonun erişim gücüyle kıyas kabul edecek kadar yaygın araçlar değil bu medyalar - toplum profili gereği. Abone sayıları yanıltmasın. Haber takibi zahmetli iştir.
EKRANDA GAZETE OKUMAYA SON
- Geçtiğimiz günlerde 20 ulusal gazete bir araya geldi ve işte bu işe son vermeye karar verdi. Özgün içeriklerini korumak adına ortak bir bildiriye imza atarak, 'gazetelerin içeriği sadece gazetelerindir' dedi. Önüne bir deste gazete koyup program yapma devri sona erdi böylece artık. Hedef net: Binbir zahmetle hazırlanan içeriğin sınırsızca tüketilmesinin önüne geçmek. Bu bir emek ve haklar mücadelesi dolayısıyla.
- Kahvaltı servisi veren bir kafe gibi, çocuğu gönderip 8 tane gazete alıp 3 saat program doldurmak hakkaniyetli bir iş değildi, öyle ya.
- Olan kadarcık okuma alışkanlığını da negatif etkiliyor ayrıca toplumun. Sabah telaşı içinde kişisel işlerimizle uğraşırken biri bize ekrandan günün gazetelerini okuyunca, o iş otomatikman aradan çıkıyor. Özel vakit ayırıp gazete okumayı pas geçebiliyor insan günün devamında (gönül rahatlığıyla).
- Tirajları etkilememesi mümkün mü bu durumun? Haberdar olmaksa maksat, olmuş bitmişsin zaten.
- Ayrıca, 'Dünyada köşe yazarları bu kadar popüler değilken bizde nasıl oluyor da 'star'laşıyorlar?' sorusunun cevabı da büyük oranda bu ekranda gazete okuma işiyle ilgili. Normalde gazete okumayan kitleleri köşe yazarlarıyla tanıştıran TV, birçok köşe yazarının hızlı yükselişine epeyi hizmet etti bu vesileyle.
TV'DE CIVILDAMA DEVRİ
Yeri gelmişken; sadık bir kahvaltı haberleri izleyicisiyim ben. En sevdiğim ve anlamlı bulduğum yayın kuşağı bile diyebilirim. Gazetesiz ne yaptıklarını ve yapacaklarını merakla takip ediyorum bu nedenle bugünlerde sabahçı arkadaşların. Gazete yasağına uymayanlar var tek tük, bakalım önümüzdeki günler nasıl seyredecek. Ha, twitter olmasa çok daha 'acılı' olurdu bu süreç tabii. Programcıların en yeni oyuncağı sosyal medya malum. Ekranda 'twitter twitter' demenin X markayı telaffuz etmekle aynı anlama geldiğine ne zaman uyanacağız bakalım? O zamana kadar cıvıldamak serbest, iyi yayınlar.
Hope Tweet Hope: 'Ölüm yasası tasarısı geri çekilmiş, darısı pet shop'ların kapanmasına!' (@aysinzoe)