Dolar durdu.
Akaryakıt zıplamıyor.
Elektrik yerli yerinde.
Yılbaşı da gelmediği için asgari ücret henüz yükselmedi.
Yani işçilik maliyetleri de artmadı.
Neye baksan yatay seyirde.
Sadece marketleri tutamıyoruz.
Etiket değiştirmekten perişan oldular.
Yüzde 100 de yetmedi.
Yüzde 1000 kazandılar.
Zam üstüne zam koydular.
Doyuramadık.
Doymadılar.
Devlet ceza kesiyor.
Tınlamıyorlar.
Millet beddua ediyor.
Umursamıyorlar.
Bir ürün yoktur bu yüzden fiyatı çoktur.
Böyle bir durum söz konusu değil.
Bolluk var bolluk!
Tarımda, hayvancılıkta üretim rekorları kırılıyor.
Nasıl mı?
Türkiye'nin kendisine yetebilme oranlarına bakalım.
Buğdayda %102, patateste %107, fındıkta %553, şeker pancarında %100, kuru soğanda %114, kayısıda %398, nohutta %122, incirde %502, ayçiçeğinde %62,5, sütte %107, beyaz ette %136, balda %111, kırmızı ette %100, yumurtada %123...
Bu kadar da değil...
Çavdar, bakla, bezelye, biber, domates, havuç, hıyar, kavun, karpuz, patlıcan, pırasa, limon, mandalina, portakal, Antep fıstığı, üzüm, elma, şeftali ve kiraz gibi pek çok üründe yeterlilik oranları %100'ün üzerinde.
Türkiye fındık, kiraz, ayva, incir ve kayısı üretiminde, buğday unu ihracatında dünya birincisi; büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığında Avrupa Birliği ülkeleri arasında ilk sırada...
Yani...
Okyanusları aşmışız, derelerde boğulmak isteniyoruz.
Seçime şunun şurasında pek bir şey kalmadı.
Muhalefetin hali ortada.
Kendilerine bile faydaları yok.
İktidarın tek rakibi hayat pahalılığı...
Son anketler Başkan Erdoğan ve Cumhur İttifakı'ndaki yükselişi ortaya koyuyor.
Eğer "market meselesi" çözülürse Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın açık ara zaferi için hiçbir engel yok.
"Var" diyen beri gelsin!