Bu hafta, gündemimizi meşgul eden ve tüm dünyanın boğuştuğu artan enerji maliyetleri, pandeminin getirdiği ekonomik sorunlar ve bu tablonun ülkemizdeki olumsuz yansımalarını köşeme taşımak istedim sevgili okurlarım. Küresel piyasalarda değişen dengeler hepimizce malum. Dünya devi, süper güç olarak nitelendirilen ülkelerde bile artan gıda ve enerji fiyatları dikkat çekiyor.
Bir de bu artışlara sinsi ve fırsat düşkünü menfaatperestler eklenince vahamet daha da artıyor elbette.
Bu fırsatçıların bahanesi kur artışı, enerji giderleri gibi sebepler oluyor genellikle. Garabet olan ise; kur aşağıya çekildiğinde artan fiyatların düşme eğilimi göstermemesi. Özellikle gıda sektöründe ve dolayısıyla marketlerde hissedilen fahiş zamlar vatandaşımızın geçim dünyasında bir bomba etkisi yapmaktadır.
Asgari ücrete % 50 oranında zam yapılmasının ardından hiç vakit kaybetmeden tüm zincir marketler % 50 zam oranlarıyla tabloya katkı(!) sağladılar.
Devletimiz vergiden feragat ederek gıdada KDV oranını % 8'den % 1'e düşürmesine rağmen manzara vahşetini korumaya devam ediyor maalesef.
Misal yumurta fiyatları bu KDV indiriminin ardından sonra bile %10'dan fazla arttı. Hiçbir zincir markette vatandaşın lehine bir değişme olmaması hazin ve hain bir durum gerçekten sevgili okurlarım.
Oysa, bahsi geçen bu zincir marketlerin çoğuna "bizden" gözüyle bakıyordu mağdur insanımız. Zaman gösterdi ki, bizden gördüklerimiz gözlerini "bize" çoktan dikmiş bile. Alkol ve sigara satmayarak bir duruş sergileyenlerin konu menfaatleri olduğunda dur durak bilmeyen tutumlarını görmekten dolayı ne hissedeceğimizi şaşırdık doğrusu. Tarladan birkaç liraya toplanan sebze-meyvenin tezgahlarda onlarca liraya satılması, bir kilo salatalığın ya da patlıcanın otuz lira, biberin kırk beş lira gibi fiyatlarla anılması kelimenin tam anlamıyla facia, zulüm ve ihanettir.
Bu zincir marketlerin zinciri vatandaşın cüzdanını kara bir yılan gibi sarmış durumdadır. Adeta bir 15 Temmuz kalkışmasını çağrıştırıyor bu olanlar. Sormak istiyor insan: silahla, tankla yapmadıklarınızı ekonomiyle mi yapmaya çalışıyorsunuz? Kimin güdümünde gerçekleşiyor bu senaryo? Vicdan merkezli olmadığı, milli ve mukaddes olmadığı kesin!
Sayın Cumhurbaşkanımızın titizlikle ele aldığı bu konu tahammül sınırlarını aşmış, vatandaşın sabır istiab haddini geçmiş durumdadır. KDV indirimi talimatlarıyla gıda fiyatlarında düşüş hedefleyen Sayın Cumhurbaşkanımız, halkı için tüm müdahale alanlarını kullanıyor. Lâkin uygulama ve denetleme aşamalarında zaafiyetler olduğu da gözlemlenmektedir. Her zaman ifade ettiğim gibi; bizim kanun yapma veya diğer hukuki mevzuatı oluşturma noktasında bir sıkıntımız yok. Belki cezai müeyyidelerimizde caydırıcılık muhtevasının artmasını da bekleyebiliriz. Fakat uygulanmayan kanun ve kararnamelerin hükmü ne kadar sürer tartışılır.
Çağrım şudur: Devletimizin en üst makamının da dertlenerek ele aldığı bu zam ihanetine karşı gerekenin yapılmasını bekliyorum. İl ve ilçe belediye ekiplerinin özellikle market ve pazarlarda denetimlerini sıklaştırarak haksız kazanç elde edenlerin adeta boğazlarına çökmeleri gerekmektedir.
Vatandaşın memnun olmadığı bir yerde vatanda bereket olmaz. Hırsızlık ve arsızlığın ticaretleştiği bir zeminde huzur olmaz. Menfaatin edebe ve hayaya galip geldiği bir dünyada insanlıktan bahsedilemez. Bizler Sayın Cumhurbaşkanımızın ticari kartellere karşı başlattığı mücadelede yanındayız. Bu mücadele ve müdahaleler uygulayıcıların insiyatifine bırakılamayacak kadar kutsaldır. Denetleme mekanizmaları doğru işletildiğinde bu kara bulutların dağılacağından şüphem yoktur. Bu fırsatçıları tüketici/mağdurlar olarak ilgili yerlere şikayet ve sosyal medyada teşhir etmek de bir yöntem olarak devreye sokulmalıdır. Zaman, bizden görünüp bizi sömüren zincir-ci- marketleri, alışveriş yapmama cezası ile boykot zamanıdır sevgili okurlarım. Vatandaşın ekmeği, gıda baronlarına yem edilemez.
Sağlıkla kalınız...