New York
Nasıl oluyor da dünyanın borç içindeki ülkelerini kurtarmak için çalışan, IMF'ye ilk kez sosyal sorumluluk kazandıran Dominique Strauss-Kahn özel hayatında parasını böyle kolay savuruyor? Air France'la Paris'e 'first class' uçak bileti, Sofitel'de geceliği üç bin dolara konaklama... Neresinden bakarsanız bakın bugünlerde imaj kaygısı olan biri için çok iyi görünmüyor.
Neyse ki IMF bir açıklama yaparak DSK'ya otel masrafı olarak 525 dolar harcırah verdiklerini açıkladı. 'Sofitel'de defalarca kalmıştı daha önce, belki odasını yükselterek ona jest yapmışlardı' dendi. Ayrıca New York seyahati de 'şahsi bir iş için' miş.
Ya uçak bileti? IMF, 'business class' bilet almış ama check-in esnasında Air France koltuğu 'upgrade' etmiş. DSK'nın apar topar yakalanarak götürüldüğü JFK-CDG uçuşunu yapmaya hazırlanan uçağın tipi ise A380.
DSK'nın avukatları uçak biletinin bir hafta önce alındığını, müvekkillerinin zaten çok önceden belirlenmiş yoğun bir programı olduğunu belirttiler mahkemeye.
Strauss-Kahn'ın cumartesi günkü randevuları da belliymiş. Hemen malum olayın ardından otelden çıkışını yaparak Columbia'da okuyan ve Manhattan'da yaşayan 26 yaşındaki kızıyla öğle yemeği için buluşuyor.
Tanıklardan biri DSK'nın tam 12.30 civarında anahtarlarını resepsiyona teslim edip otelden ayrıldığını söylüyor. New York Polisi daha tecavüz girişiminin saat 13.00 civarında gerçekleştiğini söylemişti, sonradaki açıklamalarda 'Öğlen saatlerinde' diye muğlak bir ifadeyi tercih ettiler.
Polis raporlarına göre 32 yaşındaki Afrika asıllı hizmetçi DSK'nın süitine girmeden önce birkaç kez kapıyı çalıyor. Ses gelmeyince kapıyı otel kurallarına uygun bir şekilde aralık bırakarak içeri girip sesleniyor, yine ses çıkmayınca da yatak odasında temizliğe başlıyor.
O sırada duştan çırılçıplak çıkan DSK saldırıya yelteniyor. Hizmetçiyi iki kere oral sekse zorluyor, ardından da anal seks girişiminde bulunuyor. Tam o sırada hizmetçi kaçıyor.
Güvenlik kayıtları saat tam 12.28'de 'panik içinde görünen' DSK'nın otel odasından çıktığını gösteriyor. Kızıyla öğle yemeği randevusu ise 12.45'te.
Yemekten sonra DSK'yı havalimanına lüks siyah bir araba götürüyor, arabanın içinde birkaç tane iş konuşması yapıyor. Diğer cep telefonunu otelde unuttuğunu fark ediyor, Sofitel'i arayıp personele telefonu JFK'e getirmelerini söylüyor. Bu sırada bir telefon görüşmesi daha yapıyor. Eşi Anne Sinclair'i arayarak 'Ciddi bir derdim var' dediği iddia ediliyor: 'J'ai un problŽme grave.'
Amerika doğumlu Sinclair, Fransa'nın çok tanınan gazeteci-yazarlarından biri. Eşinin bir başka çalışanıyla ilişkisi daha önce çıktığında arkasında durmuş, 'Her evlilikte böyle şeyler olur' demişti. 1991'den beri DSK'yla evli ve Washington'ın elit Georgetown semtinde üç milyon dolarlık bir evde oturuyorlar. Çiftin ayrıca Paris'te iki dairesiyle Marakeş'te bir yazlıkları bulunuyor.
Sinclair, daha mahkeme kabul etmeden bir milyon doları kefalet olarak ödemeye hazırdı ve para transferini gerçekleştirmişti bile.
Ancak kadın yargıç bütün delilleri incelediğinde DSK'nın savunmasında çelişkiler buldu. Özellikle otelden panikle kaçması, cep telefonunu unutmasına takıldı. Elektronik kelepçe takılmasına bile razı olmadı.
DSK, mahkeme süresince Manhattan'da kızının yanında kalabileceğini söyledi. Yargıç bunu bile yeterli bulmadı. ABD'yle Fransa arasında suçluların iadesi anlaşmasının bulunmaması, DSK'nın serveti de kefaletin reddinde etkili oldu.
Yargıcın en fazla üzerinde durduğu konu kaçış planıydı. Avukatlara 'Müvekkilinizin uçağa binmek üzere olduğunu duydum ve bu da bende bazı endişelerin oluşmasına neden oldu' dedi.
Tutuklanmasından itibaren sıradan bir suçlu muamelesi yapılan DSK'nın gönderildiği hapishane ise hasta ve 'yüksek profilli' isimlere ayrılmış, daha ayrıcalıklı bir yer. DSK kaderinin nasıl yazılacağını tek kişilik hücresinde bekliyor.
Masumiyet karinesi
Fransız yargı sisteminden 2000 yılında geçen bir yasaya göre, 'masumiyet karinesi' kapsamında sanıkların kelepçeli görüntüleri basına sızdırılmıyor. 'Suçu ispat edilene kadar herkes masumdur' ilkesine bu görüntülerin gölge düşürdüğü, insanların itibarsızlaştırıldığı inancıyla bu önlem alındı.
Oysa Amerika'da tıpkı televizyon dizilerinden de gördüğümüz gibi suçluların deşifre edilmesi, karakol görüntülerinin, kelepçeli fotoğraflarının sunulması bir tür ritüel. Dominique Strauss-Kahn da bundan nasibini aldı. Dün, dünyanın bütün gazetelerinde kelepçeli, bitkin görüntüleri vardı.
New York Times'a konuşan eski Fransız Adalet Bakanı Elisabeth Guigou bu fotoğrafların 'zalim, şiddet dolu' olduğunu söyledi ve 'İyi ki Amerikan yargı sitemine sahip değiliz' diye ekledi.
Türk yargısından bahsetmeyeceğim bile.
İyi bir Müslüman
Sofitel' de çalışan 32 yaşındaki otel görevlisi kim?
Harlem'de bir cafe işleten ve kurbanın ağabeyi olduğunu iddia eden birisi 'Kız kardeşim şu anda güvenli bir yerde dinleniyor, avukatların yardımıyla kendisine gelmeye çalışıyor' dedi.
Kimi gazetelere göre Senegal, kimilerine göreyse Gine kökenli olan hizmetçinin başörtüsü taktığı ve 'İnançlı bir Müslüman' olduğunun altı çiziliyor. Tek çocuklu bekar bir kadın olan temizlik görevlisi 'Çok az insanla konuşan, çok az kişiye gülümseyen, içine kapanık' biri komşularına göre.
Ağabey, saldırı sonrası kardeşinin ilk olarak kendisini aradığını ve panik içinde 'Saldırıya uğradım' dediğini söylüyor. İlk tavsiyesi de 'Kendine avukat tut' olmuş.
Öte yandan, DSK'nın avukatları ortaya çıkacak delillerin söz konusu hadisenin karşılıklı rızayla olabileceğini vurguluyor.
Böylesi bir komplonun parçası olabilir mi?
Söz ağabeyde: 'Kız kardeşim işinde gücünde, böyle şeylerle alakası olmayan biri.'