ABD’nin PYD’ye verdiği silahların görüntüsü düşüyor ajanslara. Türkiye’ye vermediği füzeleri PYD’ye veriyor ABD’de!
Şüphesiz izleyenleri şaşırtacak türden gelişmeler bunlar. PKK’yı yıllarca “terör örgütü” olarak gören ABD, bugün uçaklarla silah ve mühimmat taşıyor, bu terör örgütüne.
Oysa asıl şaşırmak hata; daha önceki yazılarımda da dikkat çekmiştim; PYD, 2003 yılında ABD’nin siparişi üzerine PKK tarafından Kandil’de kurulan bir örgüt. Örgütün lider kadrosundan Osman Öcalan, bu gerçeği defalarca dile getirdi.
Tesadüfler bununla sınırlı değil; DEAŞ da PYD ile aynı tarihte kuruldu. PYD ile DEAŞ’ı kuran güç aynı. Her adımda bu gerçek biraz daha ortaya çıkıyor.
Türkiye, bu gelişmeleri izleyecek mi?
Elbette seyirci kalmayacak, izlemeyecek; fakat geç kalmış olmanın getirdiği sıkıntılar var, bugün o sancıları yaşıyoruz.
Mesela Suriye’ye istediğimiz gibi müdahale etme hakkımız yok. ABD’ye, Rusya’ya sormadan hareket edemiyoruz.
Güçlü bir devlet olmayı başarmış olsaydık, herhalde bugün bu sorunları yaşıyor olmazdık.
Hazırlıksız yakalanmanın yarattığı sorunları yaşıyoruz ve bu sorunlardan kaçış da yok.
Ancak Türkiye, imkânları dâhilinde çok şey başardı. “Fırat Kalkanı” operasyonuyla PYD/YPG’nin kuzey Suriye’de önü alındı. En azından Türkiye sınırı boyunca uzanan “Kürt koridoru” planı boşa çıkarıldı.
Ankara, mevcut koşullar altında Kuzey Suriye’de bir devlet oluşturulmasına müsaade etmeyecek iradeye ve imkâna sahip. ABD’nin PYD’ye verdiği silahlara rağmen Ankara, yine ilk fırsatta PYD’ye müdahale etmeli. Türkiye, kendi iradesini kabul ettiremezse başka iradeleri kabul etmek zorunda kalır ki, bunu şu sıralar hiç istemeyiz.