Siyasete yön veren değer ve ölçülerin son yıllarda geçirdiği büyük değişimi -ya da aşınmayı- anlamak için Batılı 10 elçinin çıkardığı krize bakmak yeterli. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk yargısına müdahale eden 10 elçiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisini "ülkeyi uçuruma sürüklemek" olarak yorumluyor.
Türkiye'nin iç işlerine müdahale eden elçilere görev ve yetki sınırlarını hatırlatıp diplomatik temayülleri işletmenin yanlış bir tarafı yok oysa. İktidarda hangi parti olsa aynı tepkiyi göstermek zorunda. Yoksa devlet olma niteliğinizi kaybedersiniz. CHP ve İYİ Parti'nin başını çektiği muhalefet bloku, tuhaf bir şekilde devlet gibi davranmayı bile fazla buluyor bu ülkeye.
Açık ki, devlet gibi davranmayı bıraktığınızda devlet olmayı da bırakırsınız. Yabancı devletlerin iç işlerinize müdahalesine itiraz edemediğinizde bağımsızlığınızı kaybeder, başkalarının ülkenizi yönetmesine yol açarsınız.
Muhalefet bunu mu istiyor? "Tabii ki, bunu istemiyor efendim" falan diyemeyeceğim. Kesinlikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devleti devlet gibi yönetmesine karşı çıkıyorlar. Türkiye'yi kendi ayakları üzerinde yeniden ayağa dikmesine karşılar. Batı'nın istediği gibi Türkiye'yi dağıtmasını ve yönetilemez kılmasını istiyorlar. Sevgili Mehmet Barlas'ın muhalefet partileri için yaptığı o harika tespiti burada yinelemek istiyorum: "Şu anda Türkiye'de bazı siyasetçiler 'Siyaset yapıyoruz' diyerek 'evcilik oynuyorlar'. Bunların içinde bulunduğu gruba 'Millet İttifakı' deniyor.
Aslında buna 'ittifak' değil 'itilaf' demek daha doğru olacaktır. Biz bu Arapça kelimeyi Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu işgal edilirken çok iyi öğrendik."
Evet, CHP-İYİ Parti'nin başını çektiği muhalefet blokunun, Batı destekli terör örgütü PKK'nın yönettiği HDP'yle ittifak içine girmesi "itilaf partileri" oldukları yönündeki Mehmet Barlas'ın tespitini yeterince doğruluyor. Aslında kendi içlerinde son derece tutarlılar. Türkiye'nin "bağımsız" bir devlet olma niteliğini hiçe sayan Batılı elçilere gösterdikleri yakınlık ile Türkiye'yi bölmeye çalışan terör örgütü ve siyasi uzantısıyla kurdukları ortaklık birbiriyle gayet uyumlu.
Şunu kabul edelim; Türkiye Cumhuriyeti çok güçlü bir devlet. Ülkenin ana muhalefet partisi CHP'nin başını çektiği "itilaf partileri" içeriden, terör örgütleri PKK-YPG-DEAŞ ile Batılı devletler dışarıdan yıllardır yükleniyor, yıkmaya çalışıyor fakat yine de başaramıyorlar. Bu bile bence ne kadar güçlü bir devlet olduğumuzu gösteriyor.