Bugünkü köşemi 22-23 Haziran 1996 tarihinde HAK-İŞ Federasyonu’nun düzenlediği ‘Türkiye’yi Yeniden Düşünmek’ başlıklı sempozyumda Mehmet S. Aydın’ın yaptığı konuşmanın bir bölümüne ayırmak istiyorum.
“Bu sorular saatlerce üzerinde konuşmamız, ciddiyetle durmamız gereken sorulardır. Ben cevaplarımı sempozyumun başlığını, yani ‘Türkiye’yi Yeniden Düşünmek’ konusunu, hatta meselesini dikkate alarak, bugünün Türkiye’sinde din ve siyaset ilişkileri konusunda var olan nazari ve ameli farklılıkları göz önünde bulundurmaya gayret ederek ifade etmeye çalışacağım. İslam dininin temel ilkelerini, inceliklerini, bütünlüğünü göz önünde bulundurarak siyaset yapma iddiasında olan bir kişi, seçimi kazansa da kaybetse de yalan söyleyemez; seçimden önce başka, seçimden sonra başka olamaz, verdiği sözde durmak zorundadır, çünkü söz verme bir ahittir ve bu son derece önemli bir konudur. Dinde de bu konuyla ilgili açık ve seçik emirler, hükümler vardır. Keza o kişinin memleketin ve milletin malı mülkü konusunda son derece titiz davranması gerekir. Gelin günümüzdeki siyasetle şu güzel İslamiyet’i birbirine karıştırmayalım. Din-kişi ilişkisini anlamaya çalışırken kişiden dine değil dinden kişiye gitmek gerekir. Bugünlerde yeni bir hükümetin kurulması istikametinde yoğun bir çaba var. Hükümet kurulsun, gerekiyorsa bu konuyu tekrar konuşuruz.”
(Mehmet S. Aydın, Varoluş Yolunda Sayılı Yıllar, Kapı Yayınları)