1- Gecenin 01’den sonra geldiğim için seyrettiğim büyük ihtimalle bir programın tekrarıydı.
Tam açtığım sırada; Mete Yarar heyecanla bir şeyler anlatırken, Gürkan Zengin araya girerek:
“Söylediklerinde haklısın ama büyük resim öyle değil” deyiverdi.
Meta Yarar ise hiç teklemeden ve beklemeden, “olabilir, bende küçük bir adamım” diye cevapladı.
Muhtemeldir ki; Mete Yarar hiçbir zaman tasarlayarak, ölçüp biçerek böyle bir cümle kurmayacaktır.
İşte onun için bu cümle kıymetlidir. Çünkü bilinçaltı dile gelmiştir, çünkü o sahici hissiyattır, gerçek kanaattir.
2- Çok duyduğumuz bir retoriktir; resmin bütününü görmek.
Bu nedenle etrafımızda mebzul miktarda büyük resmi okumaktan dem vuranlar ve büyük hikaye peşinde koşanlar bulunmaktadır.
Oysa; küçük adamlar, küçük resim yapıcılar, küçük öykü yazıcıları olmazsa, hiçbir zaman büyük resim olmayacak, büyük hikaye oluşmayacaktır.
3- Aslında sürekli büyük resme vurgu yapan ve büyük anlatıdan dem vuranlar, çoğunlukla sorumluluktan kaçan, kifayetsiz ama kendince iddialı kişilerdir.
İtiraf etmese de kendisinden bir şey sadır olmayacağını bilir. Az çok büyük resmin ve hikayenin tek bir kişinin çabasıyla oluşmayacağının da farkındadır. Bu nedenle hep ‘büyük’lükten bahsedip, büyük laflar eder, ve büyük adam pozunda dolaşır.
Önce küçükten, gücümüzün yettiğinden başlayalım noktasında kendilerine de iş ve sorumluluk terettüp edeceğini bildikleri için ve tembel olduklarından dolayı büyük vadilerde dolaşmayı tercih ederler…
Onlar ‘büyüklük’ vadisinde dolaşadursunlar;
Bir gün; küçük adamların yaptığı küçük işlerin kıymetini anlayan bir irade o küçüklükleri bir amaç uğruna bir ahenkte buluşturursa;
O zaman seyreyle büyük resmi…