1
Mart ayının son günleri çok yoğun gelişmelere sahne oldu, hep birlikte görüyoruz yaşıyoruz.
Kuşkusuz bunlardan en önemlisi neredeyse ülkenin tamamının elektriksiz kalmasıdır.
(Elektriklerin kesilmesinin hayatlarımızın ne kadar elimizden kaydığı, başka aletler ve merkezlerce denetlendiği, merkezi bir denetim ve kontrol altına girdiğini göstermesi bir tarafa…)
Bir ülke, sistem, hükümet için çok çok önemli ve vahim bir hadisedir, yaşadığımız kesinti. Her şeyden önce bir ulusal güvenlik açığına işaret etmesi dolayısıyla hayati öneme haizdir.
2
Hükümet adına henüz resmi bir açıklama yapılmamıştır, kesintinin nedeni hakkında.
Bu nedenle spekülasyonlar ve tahmini analizler halen devam etmektedir.
Hâl böyleyse, katkı olsun diye bizde iki ihtimali/olayı dikkatlerinize sunabiliriz.
3
BİRİNCİSİ: Kesintinin olduğu gün Danıştay 13. Daire'de, hem de duruşmalı olarak bir dava görülüyordu.
Davanın bir tarafı Elektrik Üreticileri Derneği, diğeri ise kamu idi.
Davanın konusuna gelince; özel firmalar elektrik santralları kurar, ürettikleri enerjiyi ülkenin genel sistemine aktarır ve kamudan bedelini alır.
Mevzuata göre santrallarda üretilen enerjiyi en yakın uygun bir yerden sisteme aktaracak ara bağlantıyı yapmak kamunun görevidir.
Ancak uygulamada işler böyle yürümez. Ara bağlantıyı da özel şirket yapar, ancak bedelini kamudan alır.
Son zamanlarda TEİAŞ bu konuyla ilgili bir yönerge yayımlamış ve demiş ki; bağlantı sistemi için yapacağım ödemeyi sizin beyanınız üzerinden değil, yapılan en son ve en ucuz ihale bedeli üzerinden belirleyeceğim.
Ve konu mahkemelik olmuş.
Duruşma malum günde saat 10 gibi başlamış.
Saat 16 gibi 3-2 üreticilerin lehine bitmiş.
Bu kadar. Sadece olmuş bir olayı anlattım.
İKİNCİSİ: Az çok dünyadan ve teknolojiden haberi olan herkesin bildiği bir konu; elektrik üreten santrallarda kullanılan alet ve ekipmanların neredeyse tamamı SİEMENS markasına haizdir.
Bu elde bir olarak kalsın.
Hani askerler, itfaiyeciler v.s. tatbikat yaparlar, yani ‘yalancıktan’ gerçek bir olayı canlandırırlar ya.
Bu da elde iki olsun.
Eldeki üçüncü bilgi ise, son teknolojik gelişmelerden sonra herhangi bir sistemdeki alet, edevat, makine, yazılım v.s. uzaktan, üretim merkezinden müdahale edilerek tamir edilebilmekte.
Yani uzaktan kontrol her zaman mümkün.
Sonuç: Yaşadığımız genel kesinti uzaktan, yani üretim merkezinden, yani Almanya’dan sisteme yapılan bir ‘duyarlılık ve kırılganlık tatbikatı’ olmasın.
SİEMENS’in bir Alman firması ve DHKP-C terör örgütünü Almanya’nın beslediğinin bilinir olmasının birbiriyle ilişkisi olup olmadığına dair benim hiçbir bilgim yok.
Belki okuyucuların vardır.