1
Epey sene önceydi…
Kendisinden hoşlanmadığımı bilen birisi, direncimi kırmak adına; “… şunları yazdım, yanlış mı? bunları söyledim, kötü mü?” kabilinden uzun bir tirat geçmişti de kendisine çok kısa bir cevap vermiştim:
“Senin cibilliyetine itirazım var!” diye.
‘Cibilliyet’ genellikle ferdi bir tanımlama olarak kullanılsa da; ailelerin, toplulukların, kavimlerin, milletlerin hatta medeniyetlerin de cibilliyeti vardır.
2
Tarih, 10 Mayıs 1993.
Yer, Berlin Opera Meydanı.
Hitler’in ‘genç gürbüzleri’ kütüphanelerden ve kitapçılardan topladıkları on binlerce kitabı üst üste yığarak yakıyorlar. Sadece Berlin mi? bir çok şehirde aynı ritüel devam ediyor, kalabalıklar ateşe atılan kitapların yanışını zevkle izliyor, ateşten kıvılcımlar uçuşurken sevinç çığlıkları atıyorlardı.
Amerikan Newsweek dergisi, bu kitap yakma törenlerini, ‘Kitapların Soykırımı’ olarak nitelendiriyordu.
3
Yıl 1821.
Heinrich Heine isimli bir yazar Almansor adıyla yazdığı oyunda şöyle bir cümle kuruyor: “Bugün kitap yakanlar, yarın insanları da yakar.”
Yukarıdaki cümlenin Berlin kitap katliamında 112 yıl önce söylendiğini düşünürsek;
Nazi Almanya’sı kitap yakmayı, Arşimet misali ‘buldum buldum’ diye bağırarak yeni icat etmemiştir. Hristiyan geçmişine baktığımızda, kilisenin dışında ve kiliseden onay alınmaksızın yazılan ve basılan binlerce kitabın yakıldığını görürüz. Hatta Ferdinant’la Kirli Elizabeth’in Endülüs’te, bugün Halep’te insanlığın yakılması gibi, o tarihe kadar insanoğlunun birikimlerine havi kitapları yaktığını görürüz.
Aynı bapta, insan yakmayı da Naziler icat etmemişlerdir.
Hristiyan tarihi, içine şeytan kaçtı diye on binlerce, milyonlarca kadının yakılmasına dair olaylarla doludur.
Yani; kitap yakmakta, insan yakmakta Hristiyan, (batı) medeniyetinin cibilliyetinde mevcuttur.
4
On yıllardır Ortadoğu yanıyor, yakılıyor.
En son Halep’te insanlık yakılıyor, yanıyor.
Hatırlar mısınız? Ortadoğu yangını ilk kez Bağdat Kütüphanesi’nin talan edilmesi, kütüphaneden sokaklara atılan (tıpkı Berlin Meydanı gibi) kitapların yakılmasıyla başlamıştı.
Son bombalı patlamalardan hareketle çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki;
Türkiye’yi de bu yangının içine atmak istiyorlar.
5
Bazı zihinlerde ‘Halep’i yakanlar batılılar değil, Ruslar ve İranlılardır’ dendiğini duyar gibiyim. Yani, kitap ya da insan yakmanın sadece batılılara has olmadığının söylenmesi…
Rusların, her ne kadar coğrafi anlamda doğulu olsa da, son kertede Hristiyanlığı nedeniyle batılı sayılması fazla bir zorlama sayılmaz.
Aslında zorlayarak İran’a bir rol biçebiliriz.
Hani; Hitler Alman ırkının üstünlüğünü ortaya koymak için ari ırk teorisini geliştirmişti ya!..
Her ne kadar Hitler’e göre; ari ırktan olmanın şartı; sarı saçlı, mavi gözlü olmak şeklinde deklare edilmiş olsa da…
‘Ari’ kelimesinin bir başka söylenişinin ‘aryan’ olduğu bilinmektedir. Aryan, yani İranlıların ülkesi.
Hatta daha da ileri gidip; Halep’in rejim güçlerince ele geçirilmesinden sonra Esed’in “Halep’in ele geçirilmesi, İsa’nın doğumuyla gerçekleşen özgürlük gibi bir şeydir.” Demesini bile bu kabilden değerlendirebiliriz.
“Çok karışık oldu” deniliyorsa şayet;
Sözün özü: Allah dünyamızı; kitapları ve insanları yakanların şerrinden muhafaza buyursun, bizi de şerrin def edilmesi için memur kılsın. Amin.