New York’ta devlet başkanları bir araya geldi, iklim için ‘Liderler Zirvesi’ yaptı. WWF başta olmak üzere geleceğimize dair duyarlı örgütler “Başka dünya yok” deyip, hemen harekete geçilmesi gerektiğini söylemeye devam ediyor ama kimsenin doğru düzgün üstüne alındığı yok.
Doğuş Otomotiv’in davetiyle gittiğim Autostadt-Volkswagen merkezinde sürdürülebilir kalkınmanın anlatıldığı bölümde bir masa dikkatimi çekiyor. Bir muz ve bidonlar, altında da şu yazı: Bir muzun üretilebilmesi için 150 litre su gerekiyor.
Bir jean pantolonun üretilebilmesi için de 8 bin litre.
1 kilo biftek için 15 bin litre.
1 otomobilin üretimi için 450 bin litre.
Üretmeyecek miyiz ya da yemeyecek miyiz?
Elbette hayatımıza devam edeceğiz.
Sürdürülebilir kalkınma herkesin dilinde de içselleştiren çok az.
Uzun, karmaşık tanımlar arasında kaybolmadan sürdürülebilir kalkınmanın tarifi belli:
“Bugünün gereksinimlerini, gelecek nesillerin gereksinimlerini tehlikeye atmadan gidermek.”
Böyle beceriksiz pilot görmedim
Bayram telaşında yüzünüzde bir tebessüm yaratayım istedim: Ankara’dan İstanbul’a dönüyorum, uçak saatinde kalktı ama İstanbul’daki yoğun trafik nedeniyle semada tur atıyoruz. Pilot anonsunda 20 dakika diyor da, turumuz 1 saati buluyor. Neyse iniyoruz bu sefer de aprondaki trafik E5’i, TEM’i aratmıyor. Dakikalar geçiyor, bazı yolcular ayağa kalkıyor. Hostesin “Park yerine ulaşmadı, lütfen yerinize oturun” anonsları da fayda etmiyor. Arkalardan bir kadın yolcu elinde valiz hışımla öne geliyor, “Hayatımda böyle beceriksiz pilot görmedim” diye söylenerek. Pilota park edemeyen, yeteneksiz şoför muamelesine güleceğim ama hışmından korkuyorum.
Benim gibilere 5 dünya gerekiyor
Doğuş Otomotiv’in davetiyle gittiğimiz otomobil kenti, Autostadt’ı ilk kez gördüm. Volkswagen’in araba teslim merkezi olarak 1998’de inşasına başladığı yer, bir eğlence parkı. Okul turuyla gelen çocuklar hem araba kullanmasını öğreniyor hem de dünyamıza iyi bakması gerektiğini, sürdürülebilirliği, sürdürülebilir kalkınmayı.
Bir ekranda karbon ayak izi hesaplanıyordu, başladım soruları yanıtlamaya.
Evinizin büyüklüğü, evde kaç kişi yaşadığınız, haftada kaç gün banyo yaptığınız, evdeki eşyalarınızın kullanım yaşı, haftada kaç gün et yediğiniz, haftalık çöp miktarınız, haftada arabayla kaç kilometre yol yaptığınız, kaç derecelik oda sıcaklığını tercih ettiğiniz, ayda ortalama kaç kıyafet satın aldığınız, elektrik faturanız, ayda kaç defa uçağa bindiğiniz gibi sorular sıralanmış.
Çevreci duyarlılığına sahip olduğumu düşünürken, çıkan sonuç felaketti. Karbon ayak izimi en fazla artıran sık uçak yolculuklarım ama yine de bu kadar ‘kötü’ sonuç beklemiyordum. Herkes benim gibi yaşasa bu dünya gibi 5 tane daha gerekiyor ki kıt kaynaklar tüketimimizi karşılasın.
Acil bir şekilde yaşamı sadeleştirmek gerekiyor da, nasıl?