Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kürsüye çıktı, aynen bu ifadeyi kullandı. Dünya liderlerine “omurgalı olun” dedi.
Bu çok önemli!
BM’de konuşan her lider, genellikle kendi ve bölgesindeki sorunlara değinir. Erdoğan öyle yapmadı. Çok daha büyük bir pencere açtı. Sorunlara küresel baktı. Dünyayı kucaklayan bir konuşma yaptı.
Erdoğan, 15 Temmuz’da gerçekleşen Türkiye’deki darbe girişimini bile küresel bir boyuta oturttu. Mesajlarını çok daha geniş bir açıdan verdi. “Benim canım yanıyor” demedi. Milletini yüceltti, o gece milletin gösterdiği direnişten bahsetti. Kendisini dinleyenlere “Sizin de canınız yanmasın” mesajını gönderdi.
Tabii anlayana!
***
Biliyorsunuz, 2005 Yılı’nda İtalya bir kıvılcım çaktı. BM’nin adaletsiz yapısının düzeltilmesi gerektiğini ortaya koydu. İtalya bu kıvılcımı çaktı ama ateşi yakan Türkiye oldu. O günden bu yana meşaleyi biz taşıyoruz. Cumhurbaşkanı, katıldığı bütün uluslararası toplantıda aynı sözleri tekrarlıyor:
-Dünya beşten büyüktür.
BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bunu bir defa daha söyledi. Çünkü koskoca BM’de, bütün iş Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere çevresinde şekilleniyor. Bunların veto hakları var. “Hayır” dediler mi mesele kapanıyor.
Oysa BM’nin 200’e yakın üyesi var. Bu 5 Güvenlik Konseyi üyesi ülkenin dışındakiler seyirci gibi, adeta etkisiz eleman!
İşte bu yüzden biz diyoruz ki…
1)Bütün kıtaların,
2)Bütün dinlerin temsil edildiği eşitlikçi ve adil bir BM oluşsun.
Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin en az 25 üyesi bulunsun. Veto hakkı gibi bir saçmalık ortadan kalksın. BM’deki kararlar da nitelikli çoğunlukla alınsın, tezini savunuyoruz.
Hak, hukuk ve adalet çerçevesinde kim “hayır” diyebilir bunlara? Papua Yeni Gine’deki bir Afrikalı da ABD’de yaşayan orta direk bir Amerikalı da rahatsız olmaz, olamaz.
Ama 2005’ten bu yana tekrarlanmasına rağmen, olmuyor işte. Türkiye ile birlikte 120 ülke aynı tezi savunsa da adaletsiz uygulama devam edip gidiyor…
Bu noktada küresel toplumun vicdanını temsil eden ise, Türkiye! İşte bu yüzden, BM Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın yaptığı konuşma çok önemli!
***
Sadece bu kadar mı? Değil elbette. Kürsüdeki Erdoğan, adeta bir öğretmen, söyledikleri de tam bir insan hakları ve adalet dersi niteliğindeydi…
Cumhurbaşkanı, diplomasi yapmadı, diplomatik bir dil kullanmadı. Samimi bir üslupla dünyaya hitap etti. Bir başka ifadeyle “samimiyet diplomasisi” yaptı. Kafasının içinde başka düşünceler ve Türkiye’nin gizli bir ajandasının olmadığı, o konuşmada açıkça görüldü.
Ne yaptı Erdoğan?..
Bütün dünyayı insanlığa, adalete ve barışa davet etti!..
Hiç lafı evirip çevirmeye gerek yok. Kimler mi rahatsız oldu? Sömürüyle geçinenler, terör örgütleri, silah tacirleri, uyuşturucu baronları, para babaları ve diğerleri…
Ama hiçbiri açıktan itiraz edemez. Çünkü bunlar samimiyetsiz bile olsa “insan hakları” ve “adalet” diyen kimsenin itiraz edemeyeceği sözler.
Cumhurbaşkanı, New York’ta adaletin temsilcisi oldu!
***
Bilmiyorum, bu yönde hiçbir bilgi de almadım. Ancak, kesin olarak şunu söyleyebilirim ki, yaptığı konuşmanın ardından pek çok ülke lideri, ikili görüşmelerde Erdoğan’ı tebrik etmiştir. Hepsi, bu konuşmanın altına imza atacağını söylemiştir.
Şimdi “Peki o zaman onlar niye bizim kadar güçlü ses çıkarmıyorlar?” diye soracaksınız.
Olmaz, çıkaramazlar…
Onlara da hak vermek lazım. Ekonomik endişeleri ve çıkarları var. İngiltere ve Almanya gibi birkaç ülkenin dışında hepsi ciddi sıkıntı içinde. Bugün pek çok Avrupa ülkesi, dokunsan devrilecek durumda. Kendi dertleriyle meşguller. O yüzden de kimseyi rahatsız etmek istemiyorlar.
Daha da ileri gidebiliriz mesela: Bugün dünya üzerinde ekonomik saldırılara ve darbe girişimlerine Türkiye gibi direnecek kaç tane ülke bulunuyor?
Kim ne derse desin, kim aksini iddia ederse etsin…
Hiç kulak asmam algı operasyonlarına. Ben, görünen gerçeğe bakarım. Türkiye, eski Türkiye değil, çok farklı bir noktada. Bakın, artık sözde deve dişi gibi görünen dünya liderlerine “omurgalı olun” diyebiliyor!
Birileri bundan rahatsız olabilir. Ancak, ben mutluyum ve gurur duyuyorum.