Artık bir gelenek haline geldi. Bir değil, iki değil, bilmemkaçıncı defa aynı şeyi yaptılar. PKK, Avrupa Parlamentosu’nda yine fotoğraf sergisi açtı. Bu defa da ev sahipliğini Sosyal Demokrat Grup Milletvekili Josef Weidenholzer yaptı.
Orada kimlerin fotoğraflarının sergilendiğine gelince…
Başta Abdullah Öcalan var. PKK denilen terör örgütünü kurup, Türkiye’nin başına bela eden, binlerce insanın ölümüne sebep olan bir isim. Diğerleri de PKK ve PYD’li katiller. Altlarında ise “gerilla” yazıyor.
Garip!..
Bir türlü karar veremediler bunların ne olduğuna. Terörist mi, yoksa gerilla mı? Bizimle diyalog kurarken “terörist” diyorlar. Ardından “PKK’nın, Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde olduğunu” söylüyorlar. Onlarla yan yana geldiklerinde de “gerilla” diyerek sırtlarını sıvazlıyorlar.
Ne bu şimdi?
Lafı evirip çevirmeye hiç gerek yok. Türkçe ifadesi ile ahlaksızlık. Birilerinin bakış açısı ile de medeniyet!
Batsın sizin bu medeniyetiniz.
* * *
Yıllardır oyun oynayıp duruyorlar. Üstelik, herkes durumun farkında. Artık o eskisi gibi körü körüne “ille de Avrupa” diyen pek kalmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Varşova’daki NATO Zirvesi’nde yaptığı ikili görüşmelerde bunları niye sıkıştırdı sanıyorsunuz:
-Gelin şu terörün bir tarifini yapalım. Herkese göre farklı bir tarif olmaz. Gelin, üzerinde uzlaşalım. Ortak bir terör ve terörist tarifi ortaya çıkaralım ve altına herkes imzasını atsın.
“Olmaz” demediler tabii ki, dinlediler. Bir başka ifade ile dinliyormuş gibi göründüler. Ama bu makul teklife de yanaşmadılar. Hemen, “var ya” türünden bir tavır içine girdiler:
-Biz terörün tarifini 20 yıl önce yaptık.
Komik, ama aynen böyle. Yine anlaşılır bir Türkçe ile ifade edersek, kıvırdılar ve kaçtılar. Çünkü, bir terör tarifi yapılsa, diledikleri gibi at koşturamayacaklar. Onların sırtlarını sıvazlayamayacaklar, sergiler açtırıp, çadırlar kurduramayacaklar. Kısacası bu ikiyüzlü tavırlarını devam ettiremeyecekler.
Niye istesinler ki!
Onların tek dertleri var, DAEŞ. Onunla yatıp, onunla kalkıyorlar. Diğer terör örgütlerini de istedikleri gibi kullanıyorlar. Terörle ya da teröristle değil, kendilerini vuranlarla problemli bunlar.
PKK’nın önemli isimlerinden Zübeyir Aydar, yıllardır içlerinde. Bir başka önemli isim olan Cemil Kartal kendi evinde gibi rahat.
DHKP-C de öyle. Lafa geldi mi, onlara da “terörist” diyorlar. Ancak, Fehriye Erdal gibi cinayetten hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan, kırmızı bültenle aranan birini bulamıyorlar! Bizim televizyonlarımız, yerini belirleyip çekim yapıyor, “iste burada” diyor. Onlar ise halen aramakla meşgul.
Şaka gibi!
Durum bu olunca evrensel bir terör ya da terörist tarifi yaparlar mı hiç! Bindikleri dalı kesmezler elbette. Kendi ellerini kollarını bağlamazlar.
Boşuna “ahlaksızlar” demedim!
* * *
Sadece Türkiye ile ilgili değil tutumları. Bunlar, dünyanın her tarafında böyle. Kendilerini tehdit etmeyen terör örgütleri ile hiçbir dertleri yok. Hatta, ihtiyaç gördükçe onlardan yararlanıyorlar bile.
ASALA ile ilgili olarak da aynı tutumu takınmadılar mı? Yıllarca besleyip, büyüttüler. Orly Havalimanı baskını ile canları yanınca da tepesine bindiler.
Bunlara götürüp tek tek adreslerini verseniz de fark etmez. Kendilerine zararı olmadıkça, uğraşmaz ve yakalamazlar. Örneklerini yaşadık defalarca; hep öyle davrandılar. Yakalamadılar, ellemediler.
Bunlar, kendi bölgelerinin dışında kimsenin istikrarlı olmasını kabul etmiyorlar, edemiyorlar. Tarih boyunca öyle davrandılar, bugün de aynısını yapıyorlar. Bu tavırları da asırlar öncesine dayanan sömürgeci zihniyetten kaynaklanıyor. Dünya üzerinde bir kendileri var, bir de “ikinci sınıf” olarak gördükleri diğerleri. O yüzden istikrarlı bir Türkiye istemiyorlar.
20-30 yıldır kırmızı bültenle aranan teröristlerin Avrupa’da elini kolunu sallayarak gezmelerinin başka bir izahı olabilir mi?
Baksanıza, kendileri tedbir üzerine tedbir alıyorlar. Türkiye’nin başındaki onca sıkıntıya rağmen, bizden hiç sıkılmadan Terörle Mücadele Yasamızı yumuşatmamızı istiyorlar.
Niye? Onları daha rahat kullanmak için!