Vaktiyle meydanlarda, 'Kefenimizi giydik de bu yola çıktık' metaforunu ne sık duyardık. Nadiren hala kullanılsa da bugünün siyasi dinamikleri bakımından kitleler nezdinde inandırıcılığı kalmamış bir söz.
Kılıçdaroğlu'nun, 'genel başkanlığıma mal olsa da bu yoldan dönmem' sözünün, yeminli düşmanları nezdinde bile takdirle karşılanması biraz da bu yüzden.
Ölüme değil, hayata dair bir kayıptan söz ediyor CHP lideri.
Bu yanıyla günümüz seçmen algısı bakımından rasyonel bir karşılığı var.
CHP, Kürt sorununun çözümü konusunda aldığı inisiyatifi sürdürmeye kararlı.
Ne Başbakan Erdoğan'ın aynı konuşmada bir yandan 'girişimden memnun olduk' deyip, diğer yandan bu girişimi başlatan partiyi 'Doğan görünümlü Şahin' diye yermesi...
Ne de MHP lideri Bahçeli'nin 'çay bile içmeyiz' sözü, henüz bu girişimi sekteye uğratmış değil.
Peki, MHP'nin dozu her geçen gün keskinleşen 'hayır' tutumu karşısında bu kararlılık sürebilir mi?
İşte partinin bugün toplanacak Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) ana gündem maddesi bu olacak. CHP yönetiminde, MHP'nin medya aracılığıyla yaptığı bütün sert açıklamalara rağmen hala kapıyı çalma eğilimi hakim.
Hayır tutumu sürecekse bile, bu cevabın partiden partiye resmen gelmesi doğru bulunuyor.
MHP'YLE PEK ÇOK NOKTADA AYNI YERDEYİZ
Kürt sorununu çözüm önerisi dosyasında imzası bulunan iki isim Sezgin Tanrıkulu ve Faruk Loğoğlu ile konuştum.
Loğoğlu'na, 'çay bile içmeyiz' sözünün yarattığı etkiyi sordum:
'İçtenlikle ümidimizi koruyoruz. Çünkü MHP'nin katkısını çok önemsiyoruz. Yapılan bütün açıklamalara rağmen, görüşme talebinde bulunmamız gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü biz aslında MHP ile pek çok noktada aynı şeyleri düşünüyoruz. Bunların başında da terörün sonlandırılması geliyor.'
Faruk Loğoğlu, geçen haftaki zirvenin ardından, 'aylar değil haftalardan söz ediyoruz' demişti. Bunu hatırlatarak 'Randevu ne zaman?' diye sordum. 'Kendi başına bir karar alma durumunda olmadığını, ancak bu randevunun önümüzdeki günlerde istenmesi gerektiğini' söyledi.
'Hayır cevabını resmen alırsanız, Başbakan'ın iki parti heyetleriyle bu işi yürütelim' teklifine nasıl baktıklarını sorduğumda ise şu yanıtı verdi:
DAHA ORAYA GELMEDİK
'Daha oraya gelmedik. Görüşmelerimiz henüz tamamlanmadı. Eğer olmayacağına dair bir tablo ortaya çıkarsa, o zaman ifade edilen bu düşünceler gündeme gelir. Ama o bu konuda bizim de düşüncelerimiz olacak.'
Sezgin Tanrıkulu da her şeye rağmen sürecin ileriye taşınacağını söylüyor. Ancak Başbakan Erdoğan'ın, 'morg bekçisi, ölü yıkayıcısı' sözlerinin, bu sürece yakışmadığının altını çiziyor.
Başbakan'ın 'iki parti heyetleri' önerisini Tanrıkulu'na da sordum. Nasıl bir terkip ve formülde olursa olsun, bu sürecin TBMM çatısı altında ve 'şeffaf' götürülmesinin öneminden söz etti.
Tanrıkulu'nun 'şeffaflık' vurgusu, CHP liderinin geçen haftaki zirvede bu çağrıya sessiz kalmasını da izah ediyor. Anayasa Uzlaşma Komisyonu gibi kamuoyu önünde yürümeyecek bir sürecin, riskleri hesap ediliyor. CHP, inisiyatif almasına karşın, ikili bir süreçte ortaya çıkabilecek bir yol kazasında 'fatura kesilen' olmak istemiyor.
Bugünkü MYK'da, işte bu konu da tartışılacak.