Anaokulundan yükseköğretime eğitim kurumlarının tanıtım ve reklam çalışmalarını yoğunlaştırdıkları bu dönemde “The Marketisation of Higher Education and the Student as Consumer” isimli kitabın Laurie Taylor tarafından yazılan son bölümünden esinlenerek aşağıdaki fütüristik yazıyı kaleme aldım. Ufkumuzun açılmasına faydalı olması dileğiyle.
“Çok değerli öğrencilerimiz, velilerimiz. Saygıdeğer sponsorlarımız, Kıymetli akademisyenler. Hanımefendiler, beyefendiler. İstanbul Çarşıkapı Üniversitesi 2026-2027 eğitim öğretim yılı açılış törenine hoş geldiniz.
Bundan tam yedi sene önce kurulan İstanbul Çarşıkapı Üniversitesi (İÇÜ), dördüncü nesil bir dünya üniversitesi olma yolunda kısa süre içinde önemli mesafe kat etti. Bu başarıda sizlerin katkısı büyük. Öncelikle hepinize teşekkür etmek isterim. Unutmayalım ki bugün sadece İstanbul’da rekabet içinde olduğumuz 97 üniversite var.
Değerli veliler. Eğitim-öğretim, hangi seviyede olursa olsun, artık bizlerin öğrenci olduğumuz dönemlerdeki gibi değil. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de özel sermayenin eğitim sektörüne yaptığı büyük yatırımlar sayesinde eğitim artık bambaşka bir şeye dönüşmüş durumda. Çok değil bundan 15-20 sene önce eğitim-öğretimin “ticari bir meta” olmadığını, olamayacağını düşünenler, bugün gelinen noktayı şaşkınlıkla izliyorlardır.
İÇÜ’ye rektör olmadan önce, satış ve pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak bisküvi sektöründe uzun yıllar çalıştım. Küçücük şeylerin parlak bir sunumla nasıl pazarlanacağı konusunda önemli deneyimler kazandım. Bilmenizi isterim ki, ben ve ekibim, İÇÜ’nün bilimsel ve eğitsel ürün ve hizmetlerinin satış hacmini artırmak için var güçümüzle çalışıyoruz. Birkaç yıl içinde Ticaret Bakanlığı’nın Üniversiteler Satış/Pazarlama Endeksi’nde ilk 10 üniversite arasında olmayı hedeflediğimizi vurgulamak isterim.
UYGULAMAMIZ DEĞİŞİYOR
Değerli konuklar. Bu eğitim-öğretim yılından başlayarak mütevelli heyetimizin kararıyla öğrencilerimizi “tüketici” olarak isimlendireceğiz. Bu yaklaşım çerçevesinde Öğrenci İşleri Dairemizin ismi Tüketici İlişkileri Dairesi olarak değişmiştir. Akademisyenlerimize de bundan böyle “Bilim/Eğitim Sağlayan” kişiler olarak kısaca Besedemisyen diyeceğiz.
Sevgili tüketiciler. Bu yarıyıldan başlayarak derslerin işlenmesi ve değerlendirmesi ile ilgili uygulamamız da değişiyor. Bundan böyle tüketicilerin katıldıkları derslere göre istedikleri zaman transkript, sertifika ve diploma almalarının önünü açıyoruz. Mütevelli heyetimizin talimatı çerçevesinde senatonun aldığı karara göre artık üniversite ve fakülte kurullarının uzun toplantılar ile karar vermesi, yeterlilik ve intibakları hassasiyetle değerlendirmesine gerek kalmayacak. Tüketicilerimizin, Tüketici İşleri Dairesi’nde kurduğumuz sertifika/diploma kasalarına başvurması yeterli.
Sistem şöyle işleyecek: Tüketiciler hazırladıkları ödevlerin, katıldıkları etkinliklerin sertifikalarının, girdikleri sınavların cevap kağıtlarının köşesine besedemisyenlerden notlarını gösteren barkod etiketleri alacaklar. Tüketiciler notlanmış belgeleri kendi portfolyolarında (dosyalarında) biriktirecekler. Tüketici istediği zaman portfolyosundaki belgeleri Tüketici İlişkileri Dairesi’nde kurduğumuz kasalardan geçirerek puanlayacak, hak ettiği sertifika ve diplomaların ekstresini alabilecek, hatta diploma bastırabilecek. Bu sayede ortaçağlardan beri üniversitelerin içine saplandığı “usta-çırak” yaklaşımından kurtulmuş, besedemisyen ile tüketici arasındaki etkileşimi de minimize etmiş olacağız.”
Haftaya da sürecek...