TRT, 80’li yılların dizilerini Nostalji Kuşağı kapsamında tekrar yayınlıyor.
Geçen cumartesi, Salih Diriklik imzalı 9. Hariciye Koğuşu’nu izledim.
Bakıyorum da…
80’ler, edebiyat uyarlamaları ve ‘yerli’ düşünce ürünü diziler açısından hayli bereketli geçmiş.
Önemli dizilerin yapımcılığını üstlenmiş TRT.
Bunlar arasında Yücel Çakmaklı’nın yönettiği Kuruluş/Osmancık (1988), Hacı Arif Bey (1982) ve Küçük Ağa (1984) ilk aklıma gelenler.
Mesut Uçakan imzalı Kavanozdaki Adam (1987), dizi tarihimizde apayrı bir yerde duruyor.
9. Hariciye Koğuşu (1985), ünlü edebiyatçımız Peyami Safa’nın aynı adlı eserinden televizyona uyarlandı.
Yücel Çakmaklı’nın Küçük Ağa’sı ise Tarık Buğra’dan…
Hacı Arif Bey’in senaryosu Ayşe Şasa, Bülent Oran ikilisine ait.
Bu fotoğrafa bakınca, 80’li yıllar TRT’sinin ne denli güçlü bir damar yakaladığını düşünmeden edemiyor insan.
Elbette o yıllarda başka diziler de vardı lakin bu üçlünün (Yücel Çakmaklı, Mesut Uçakan, Salih Diriklik) eserleri apayrı bir yerde duruyor.
Söz konusu dizilerin düşünen, meselesi olan sinema örnekleri olduğunu fark etmek için azıcık dikkat yetiyor.
Yücel Çakmaklı imzalı Kuruluş, döneminin en büyük, tarihi prodüksiyonu…
9. Hariciye Koğuşu, Salih Diriklik’in aslında ne kadar özenli bir sinemacı olduğunun daha o yıllardaki kanıtı…
Kavanozdaki Adam desen ‘ilk’ olmanın yanı sıra, kafa kurcalayan zamansız bir senaryo örneği…
Bu verimli yönetmenler kuşağı açısında 80’ler baharı uzun sürmedi.
O yıllarda TRT’deki yönetim değişiklikleri ve ideolojik yapılanma, bu yönetmenlerin aynı çatı altında sürekli üretim yapmalarına mani oldu.
Salih Diriklik’in çektiği 9. Hariciye Koğuşu’nun gördüğü ilgi üzerine dönemin TRT Daire Başkanı Mehmet Turan Akköprülü sözleşmeli yönetmen olarak Diriklik’i TRT’ye davet etti.
Buna rağmen, Diriklik’in ‘Alpler Geçit Vermiyor’ adlı projesi uzun süre ertelendi.
Cem Duna göreve geldiğindeyse Diriklik’in kurumla ilişkisi çabucak sonlanmış oldu.
Aynı şekilde, Mesut Uçakan, Peyami Safa’nın toplumsal çözümlemeler açısından çok önemli romanı ‘Mahşer’i TRT’ye yapmak istedi ancak repertuar kurulu kabul etmedi.
Bunun yerine, Uçakan’ın sinemasal idealleriyle bağdaşmayan ‘Perihan Abla’ dizisinin yönetmenliği kendisine teklif edildi.
Kabul etmedi.
Bir müddet sonra ‘Kavanozdaki Adam’ ile kurumun kapısını çalan Uçakan, TRT idarecilerinin ‘Nasıl yapacak ki ’ türünden şaşkın bakışları arasında projeyi kabul ettirdi.
Sonuç, beklentinin ötesine taşan başarı…
Ancak onun da TRT ile ilişkileri ‘şartlar’ ve ‘idealler’ ikileminde kısa sürdü.
Bu üçlüden halen sinemanın içinde olan bir Uçakan kaldı…
İşte Nostalji Kuşağı’ndaki 9. Hariciye Koğuşu’nun bana anımsattıkları…
Bu dizi (9. Hariciye Koğuşu) özelinde bir yürek sızısını da dile getirmeme müsaade edin…
80’lerde Salih Diriklik yolun başında genç bir sinemacı…
Buna rağmen dizide tutturulan ‘kalite’ye bakınca Salih Diriklik gibi bir yönetmenin sinemamızdan adeta bir yıldız gibi kayıp gittiğini düşünüyorum.
Zira sektörün vefasızlıkları, 90’lı yıllarda onu doktorluk mesleğine geri döndürdü.
Türk sinemasının önemli isimlerinden biri olabilecekken o şimdi doktor.
Çok şükür dünya çapında başarı sağlamış doktorlarımız var?
Peki ya hikaye anlatmasını bilen, estetik görüsü yüksek, ‘yerelden evrensele’ açılabilen kaç yönetmenimiz?..
En azından 80’lerdeki gibi bir çaba, ideal, cesaret arıyorum.