Milli Edebiyat’ın öncülerinden… Aynı zamanda modern Türk öyküsünün kurucusu Ömer Seyfettin, ölümünün 100. yılında anılıyor.
İstanbul Sancaktepe Belediyesi 2020’yi Ömer Seyfettin Yılı ilan etti.
Türk Edebiyatı dergisi de, mart sayısında büyük hikayeciyi kapağına taşıdı. Başka dergiler de…
Tam da büyük yazarın vefat yıldönümünde, bir tiyatro oyunu izledim ki maalesef Ömer Seyfettin’in kemiklerini sızlatacak cinsten çarpıtmalarla dolu.
Teatro Rudius tarafından sahnelenen oyunun adı ‘Deli Şair: Ömer Seyfettin’. Oyunun yönetmeni Kosta Kortidis.
Bir kere edebiyat tarihine ‘hikayeci’ olarak damga vuran Ömer Seyfettin’i şair olarak sunmak neyin nesi…
Hadi sundun diyelim, hikayeci tarafı teğet geçilerek nasıl bir Ömer Seyfettin portresi ortaya konulabilir ki!?
Tabi, çok geçmeden anladık ki, Kortidis’in derdi ne şiir, ne hikaye, ne tiyatro, ne de Ömer Seyfettin’miş.
Kortidis’in derdi meğer, Ömer Seyfettin üzerinden klişelerle dolu ‘Kemalizm’ propagandası yapmakmış.
Yönetmenin savı şu: Çürümüş bir padişahlık sistemi, berbat, yıkılası bir düzen, tek kurtuluş yolu ise Ankara… Ömer Seyfettin (ölüm döşeğinden bile kalkıp) bu ‘yeni rejim’in peşinde, sandalyelere çıkıp ateşli nutuklar atan bir şair…
Oyunda ne Ömer Seyfettin’in Balkan Savaşı’nda esir düşüşü var, ne Türk-Osmanlı tarihinin kahramanlık vakıalarıyla dolu eserlerinden bir kesit…
Bir tek Kaşağı’dan alıntılarla özetlenmiş bir Ömer Seyfettin hikayeciliği…
Öyle ki, Pembe İncili Kaftan, Başını Vermeyen Şehit, Ferman, Forsa, Diyet, Topuz gibi hikayelerinde devlet-ebed-müddet fikrinin savunucusu Ömer Seyfettin’i bilmeyen, tanımayan yeni kuşaklar, büyük hikayecinin ‘Koyu Kemalist şair’ olduğu zannıyla çıkacak salondan…
Hayır, canın istiyorsa, Kemalizm propaganda yapabilirsin ama neden alakasız biçimde Ömer Seyfettin’i ‘meze’ yapıyorsun!
Balkan Savaşları’nda esir düştüğü esnada bile hikaye yazmaktan geri durmayan Ömer Seyfettin, milli hisleri edebiyata en kuvvetli yansıtabilen yazardır.
Aynı zamanda İslamcı, milliyetçi ve modernist bir yazardır. (Bu konuda Necati Mert’in Ömer Seyfettin kitabını tavsiye ederim.)
Gazi Mustafa Kemal ile örtüşen idealleri olabilir.
Mesela ünlü hikayeci, ‘Zeytin Ekmek’ öyküsünde Cumhuriyet’in kuruluşunu Naciye karakteri üzerinden ima ve inşa eder. (Söğüt dergisinin 2. sayısında Ali Erdoğan’ın Ömer Seyfettin yazısı bu konuya eğilmektedir.)
Ancak Gazi’nin vefatından sonra tedavüle sokulan ve bugün dahi kullanılan ‘Kemalist sopa’ başka bir şey…
Nitekim, büyük yazarın son anlarını konu alan ‘Deli Şair’ adlı oyun, derdi Ömer Seyfettin olmayan kaba bir ‘Kemalist’ propagandadan ibaret.
Oyunun tek iyi yani sade ve işlevsel dekoru ile başrolü canlandıran Sinan Çelik’in oyunculuğuydu.
Umudumuz, Sancaktepe Belediyesi’nin sahneleyeceği ‘Pembe İncili Kaftan’da…