Yeşilçam bir devi daha kaybetti geçtiğimiz günlerde. Ekrem Bora'nın vefatı üzdü birçok ismi. Mesleğimiz icabı, haberi alır almaz, aynı dönemi paylaşan birçok ismi aradı çalışma arkadaşlarım ve birçoğu haberi ilk bizden duydu. İlk duyanlardan biri de Kıvanç Tatlıtuğ oldu. Yardımcım Önder aradı Kıvanç'ı. Haberi olmayabileceğini düşünerek, bir hayli temkinli ve nazik, alıştırarak söyledi, Gümüş'teki dedesinin hayatını kaybettiğini. Duyduğundaki tepkisinden bahsetti Önder; 'Abi, sesi gitti. Yutkundu ve tekrar konuşmaya başladığında ne düzgün cümle kurabildi ne de sesi dengeliydi. Sürekli titriyordu. Sadece 'Vah benim Ekrem abim' diyebildi. 'Özür dilerim, sonra konuşalım deyip kapattı' dedi. Haberi almadan önce yurtdışından henüz geldiğini söylemiş ve eve bile gitmeden, havaalanından doğru dedesine koşmuş. Bir çınar yitip giderken, yerine yeni bir adayın yetişmesini görmek, bir anlamda tarihe tanıklık etmek değil midir sizce de?
Çok ölümler, cenazeler gördüm meslek hayatımda... Bin bir çeşit insanın gidişine, hayatın sonlanmasına şahit oldum ama Meral Okay'ın gidişi farklıydı. Ölüm haberinin Twitter'a düşmesinin üzerinden bir saat bile geçmemişken dünya çapında en çok bahsedilenlerden biri oldu. Hadi buna 'sosyal medya' deyip geçelim. Peki ya sonrası? Şimdi sizlerle birlikte bir göz atalım olana bitene... Meral Okay... Bazı projelerde yüzünü gördüğümüz, son yıllarda ise perde arkasında bulunan, tanınırlığı 'işinden' gelen bir sanatçı. Bir popstar, önemli bir magazin figürü ya da her gün gazete manşetlerinde gördüğümüz isimlerden değil... Bir fan kulübü yok mesela... Hatta son işi olan 'Muhteşem Yüzyıl' sebebiyle küçük bir kesim 'anti-fan'ları var... Pazartesi günü ölüm haberini aldık. Varlığından haberdar olduğumuz küçük anti-fan grubu beklenen tepkiyi verirken, bilmediğimiz bir gerçek çıktı ortaya. Meğer ne çok 'gizli fan'ı varmış Meral Okay'ın. Şahsen tanıyanların ötesinde tanımayanların sevgisi ne kadar büyükmüş meğer... Herkes içten 'rahmet' okudu, dua etti... O, yaşarken bu sevginin farkında mıydı bilmiyorum, emin olduğum tek şey ise 'Allah herkese böyle sevilmeyi nasip etsin' düşüncesidir...
Hemen ardından bir acı haber daha aldık. Erdoğan Arıca'nın rahatsızlığından haberdardık, fakat ölümünü hiç aklıma getirmemiştim. Duruşundan mı, onunla ilgili düşüncelerimden mi bilinmez, ölüm ve Erdoğan Arıca iki zıt kelime gibiydi kafamda. Onun da ardından çok iyi şeyler konuşuldu, olması gerektiği üzere... Başarılarla dolu, dimdik bir hayat... Bu üç önemli ismi kısa bir süre içinde uğurladık içinde bulunduğumuz dünyadan. Allah her birine rahmet eylesin... Unutmayacağız...
Haftaya görüşmek üzere...
twitter.com/bariskocaoglu66