İlk 17 dakikada, 10/17’lik 58.8’lik ikilik şut yüzdesiyle skorunu diri tutan Türkiye, boyalı alan savunmasında başarılı olup, rakibini de 7/16 ile 43.7’lik yüzdede tutmayı başardı.
13-4’lük ribaunt üstünlüğü sağlasa da, başta Kerem (4) olmak üzere oyuncularımızın 11 top kaybı yapması, o ana kadar kafa kafaya götürdüğümüz oyunda, 6 sayı geride kalmamıza neden oldu. Neyse ki, son dakikada skor üretimi ve savunma gayretlerimizle, Sırp hücumlarını kesmemiz, farkın devre sonunda, tek baskete düşmesini sağladı. 3. periyotta performansımız dibe vurdu. Savunma silahımız köreldikçe köreldi! Bu periyot sonu fark 10’u buldu. Tabii bu periyotta, uzunlarımız Sırbistan’ın sıkı savunma duvarına toslayınca, içeriden hücumlar başarısız oldu.
Düşünün, koca periyot sadece 3 tane ikilik isabet bulabildik. Tek üç sayımız olmadı. 6 serbest atış isabetimiz de olmasa, fark iyice artacaktı. Tabii, ilk yarıda başımızın derdi olan ‘Top kayıplarımız’ın bu periyotta da devam etmesi ve 15’e ulaşması, yediğimiz en büyük darbe oldu. Bizi bu kötü durumdan, rotasyon bile kurtaramadı. Tabii, Sırp hücumlarının ‘Buldozer!’i Nenad Krstic’in savunmasını da beceremediğimiz için bu oyuncunun potamızı sık sık sallamasını önleyemedik.
En büyük silahımız savunma, Krstic gibi yüklenenlere dayanamıyor.
Dış atışlarımız kötü seyrediyor. En önemlisi de, sert savunmayı yiyince çok top kaybı yapıyoruz. Sloveyna yolu çok yakın. Artık bunlar olmamalı.