Yanlışlıkla mezara diri diri gömülseniz ne olurdu diye hiç düşündünüz mü? Birçok korku filmine de konu olan bu durum tarihte birçok kez yaşanmıştır. İşte o olaylardan bazıları...
İngiltere'nin Hertfordshire kontluğundaki Braughing mezarlığında gömülü olan Matthew Wall'un hikayesini belki duymuş olabilirsiniz. Hikayesi bölge halkının o kadar dikkatini çekmiş ki bununla ilgili her yılın Ekim ayında kutladıkları bir bayramları bile var: Yaşlı Adamın Günü.
1571 yılında Matthew evlilik hazırlıkları yapan genç bir adamdı ancak bir gün bir anda ateşlendi ve öldü. Yetkililer hastalığının yayılmaması için hemen gömülmesine karar verdiler.
2/18
Tabutunu taşırlarken, taşıyanlardan biri yaprağın üzerine basarak kaydı ve tabutun bir köşesi düştü. Bu düşüşle birlikte insanları büyük bir sürpriz karşıladı çünkü tabutun içinden çığlık sesleri geliyordu.
Anlaşıldı ki Matthew aslında komadaymış. Uyandıktan sonra ise evlendi ve 2 de çocuğu oldu. Olayların üzerinden 24 sene geçtikten sonra bu sefer gerçekten öldü. Vasiyeti üzerine her yıl 2 ekimde kilisenin çanları önce cenaze için daha sonra ise düğün çalıyor, tabutunun düştüğü yerdeki yapraklar temizleniyor.
3/18
Essie Dunbar
30 yaşındaki Essie Dunbar epilepsi hastasıydı. 1915 yılında çok kötü bir atak geçirdi ve hemen doktor çağırıldı. Doktora geldiğinde ise Essie'nin öldüğünü söyledi.
Kasabaya komşu bir yerde yaşayan kız kardeşi de gelebilsin diye cenazesinin bir gün sonra gömülmesine karar verdiler. Uzun bir cenaze töreni hazırladılar bütün bunlara rağmen kız kardeşi zamanında yetişemedi, geldiğinde ise Essie'ye son bir kez bakabilmek için mezarının açılmasını istedi. İsteği kabul edildi.
4/18
Mezar açıldığında ise orada bulunan herkes küçük bir şok yaşadı çünkü Essie mezarından kalkmıştı ve kız kardeşine gülümsüyordu.
O panikle açılan mezara düşenler, kolunu bacağını kıranlar, Essie'nin hayaleti geldiğine inanıp bayılanlar oldu.
Essie 47 yıl daha yaşadı ancak yaşananlardan sonra halk ona karşı olan korkularını yenemedi. Bazıları zombi olduğuna bazıları ise öbür taraftan dönüp geldiğine inanıyorlardı.
5/18
Octavia Smith Hatcher
1899 yılında, Octavia Smith başarılı bir iş insanı olan John Hatcher ile evlendi. 2 yıl sonra ise oğullarını dünyaya getirmenin sevincini yaşadılar. Ancak ne yazık ki Octavia'nın mutluluğu uzun sürmedi çünkü oğlu sadece birkaç gün yaşayabildi. Oğlunun ölümü Octavia'yı derin bir depresyona sürükledi. Komaya girdi ve sonrasında da hayata gözlerini yumdu.
Daha sonra şehirde aynı şekilde olaylar baş göstermeye başladı. İnsanlar komaya giriyor ancak sonunda uyanıyorlardı.
6/18
ndişeli koca Octavia'ya da aynısı olmuş olabileceğini düşünerek mezarını açtırdı ve gördükleri karşısında dehşete düştü.
Sırt üstü yatarken gömülen Octavia yüzüstü bulunmuştu, tırnakları kırılmış ve kan içinde kalmıştı: mezarının içinde uzunca bir süre yaşam mücadelesi vermişti.
7/18
Eleanor Markham
22 yaşındaki Eleanor Markham'ın 1984 yılında öldüğü duyuruldu. Ailesi hemen bir cenaze töreni düzenledi ve tabutu mezarlığa doğru yola çıktı. Ancak yolda tabutu taşıyanlardan biri tabuttan garip sesler geldiğini söyledi.
8/18
Kapağı açmaya karar verdiler ve açar açmaz Eleanor tabutundan fırlayıp bağırarak 'beni canlı canlı gömüyorsunuz' dedi.
Daha sonra bayılan Eleanor uyandığında ailesine gömülmek için hazırlanırken her şeyi duyduğunu ve hissettiğini ancak hareket edemediğini ve konuşamadığını söyledi. Gömülmek üzereyken ise büyük bir korkuyla var gücüyle bağırabildiğini söyledi.
9/18
Angelo Hays
Mezarında uyanan bütün insanlar arasında Angelo Hays en uzun süre mezarında kalan insan olarak kayıtlara geçti. 1937 yılında motorsiklerini sürerken kaza yapmış ve kafasını duvara vurmuştu. Daha sonra öldüğü bildirildi. Yüzündeki ve kafasındaki ürkütücü yaralanmalar nedeniyle bedeni ailesine gösterilmedi.
10/18
3 gün sonra gömüldü ancak gömüldükten 2 gün sonra sigorta araştırması nedeniyle mezarı tekrar açıldı ve açıldığında Angelo'nun bedeninin hala sıcak olduğu görüldü.
Kafa travması nedeniyle komaya girmişti ve tabutunda 2 gün boyunca canlı kalmıştı. Daha sonra hemen mezardan çıkarıldı ve yaraları iyileştirildi. Sıra dışı hikayesi ile ünlü oldu.
11/18
Mary Norah Best
Mezarında uyanan çoğu insanın hikayesi mutlu sonla bitse de Mary Noah'nın ki ne yazık ki öyle olmadı.
1871 yılında, 17 yaşındaki Mary kolera hastalığına yakalandı. Doktoru öldüğünü söyledi ve tabutu aile mezarlığına konuldu.
12/18
10 yıl sonra aile üyelerinden birinin gömülmesi için mezarlığa tekrar gittiklerinde Mary'nin vücudunun yarısı tabutun içinde yarısı dışında bulundu.
Söylenene göre doktor Mary'nin cansız bedeninden faydalanmak istemişti ve daha sonra onu zehirleyip öldüğünü söylemişti. Zehrin etkisinden çıkan Mary uyanmış ve tabutundan çıkmaya çalışırken kafasını kayaya vurmuş bu nedenle ölmüştü.
13/18
Margorie McCall
Margorie McCall basit bir ateş ölümüne sebep olduğunda çok genç bir yaştaydı. Hastalığı yayılmasın diye hemen gömüldü. Şehirde yaşayan çoğu kişi onun oldukça pahalı bir yüzükle gömüldüğünü biliyordu bu nedenle mezarlık hırsızlarının hedefi olması kaçınılmazdı.
14/18
Hırsızlar mezarını açıp yüzüğü alabilmek için Margorie'nin parmağını kesmeye başladılar ve Margorie o an o acıyla bir anda çığlık atarak uyandı.
Efsaneye göre hırsızlar Margorie'nin uyandığını görünce korkudan oracıkta ölmüşlerdi. Margorie hemen kendini mezardan çıkarıp eve gitti. Kocası onu karşısında görünce korkudan ve şoktan o da oracıkta hayatını kaybetti. Margorie mezardan çıkıp tekrar döndükten sonra birkaç yıl daha yaşadı.
15/18
Catherine Boger
Catherine Boger 1893 yılında öldüğünde, doktorlar tamamen öldüğünden emin olmak için testler yaptı. Ancak bu onun mezarında uyanan efsane insanlar arasında yer almasına engel olmayacaktı.
Catherine mezarına konulduktan biraz zaman sonra, birisi kocasına onun histeri hastası olduğuna ve belki de yanlışlıkla canlı canlı gömülmüş olabileceğini söyledi.
16/18
Bu düşünce kocasının neredeyse kafayı yemesine sebep oldu. ve zihnini rahatlatabilmek için mezarını açtırmaya karar verdi.
Zavallı kocasının korktuğu başına geldi: Catherine tabutunda yüzüstü yatıyordu, tabutun kapağı kırılmıştı, kıyafetleri paramparça olmuş ve vücudunun her yerinde yaralar vardı. Kısacası canlı canlı gömülmüş ve kendine geldiğinde mezarından çıkabilmek için çok mücadele etmişti.
17/18
Madam Bobin
1901 yılında Madam Bobin isimli kadın Senegal'den Fransa'ya gelmişti. Geldiğinde sarı humma hastalığından muzdaripti bu yüzden hemen karantinaya alındı ve sonunda orada öldü. Cansız bedeni solgun ve kaskatı bir haldeydi ancak hemşirelerden birisi bedeninin hala sıcak olduğunu söylemişti. Hemşire genç kadının zamanından önce öldüğüne inanıyordu.
18/18
Sonunda bu söylentiler Madam Bobin'in babasının kulağına kadar gitti. Babası mezarı açtırdı ve korkunç bir şeyle karşılaştı.
Madam Bobin gömüldüğünde hamileydi. Bebek mezardayken doğmuştu ve sonunda o da annesi gibi mezarın içinde ölmüştü. Otopsi sonucunda anlaşıldı ki bebek de annesi de sarı hummadan değil oksijen yetersizliğinden ölmüşlerdi.