• $32,3294
  • 35,0962
  • 2307.01
  • 9079.97
2 Mart 2014 Pazar 02:00 | Son Güncelleme:

‘Rönesans Gibi Kadın’: Nahit Hanım

‘Rönesans Gibi Kadın’: Nahit Hanım

ALİ SALİ sabiherden@gmail.com


Nahit Hanım’la ilgili bu adlandırma bana ait değil tabii ki! Üstelik Nahit Hanım’la ilgili tek adlandırma bu da değil. Birçok adlandırma var Nahit Hanım’ı tavsif etmek için. Nahit Hanım kim mi? Bilenler biliyordu, ama bilmeyenler de çok yakın bir geçmişte çıkan bir kitap vasıtasıyla Nahit Hanım’ın şair Orhan Veli’nin sevgilisi olduğunu öğrendi. Halen bilmeyenleriniz var idiyse, onlar da bu cümlelerle öğrenmiş oldular!
“Rönesans gibi kadın” şeklinde yapılan adlandırma Türk hikâyesinin önemli isimleri arasında yer alan Samet Ağaoğlu’na ait bir adlandırma. Ağaoğlu, bu ifadeyi hatıralarında kullanıyor. Samet Ağaoğlu, daha sonra Orhan Veli’nin Paris’te tedavi edilmesi için gereken dövizin temini için epey çaba sarfediyor. Bu çabaları gösterdiği sırada o artık DP Hükümeti’nin bir bakanıdır. Bunları da Ağaoğlu’nun hatıralarından öğreniyoruz. Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Cemal Süreya’nın adlandırması ise muhtemelen bu adlandırmadan hareketle şöyle bir cümleye dönüşmüş: “Bin dokuz yüz yirmi üç gibi kadın”, ya da “Cumhuriyet gibi kadın”. Her iki ifade kalıbı da Cemal Süreya’ya ait. Cemal Süreya ayrıca şöyle bir tarif de yapıyor Nahit Hanım için: “Cumhuriyet dönemi küçük burjuva duyarlığının anası”. Hangisini beğenirseniz onu kullanabilirsiniz Nahit Hanım için. Bütün tariflere, bütün adlandırmalara uygun bir hali olduğu anlaşılıyor. Bunu herhangi bir tahfif edasıyla, hatta imasıyla söylediğimin bilinmesini isterim.
İkinci Yeni Şiiri’nin önemli isimleri arasında sayılan Cemal Süreya’nın aktardığına göre Nahit Hanım 1930’lu yıllardan itibaren sanatçılarla, aydınlarla içli dışlı bir kadın. Yine Cemal Süreya’nın aktardığına göre Nahit Hanım’ın ilk kavalyesi üstad Necip Fazıl. Gerisini varın siz hesap edin. İlk kavalye Necip Fazıl olunca, sanatçı ve aydın camiasının bir kısmının neden Nahit Hanım’ın etrafında ya da evinde bir pervane haline geldiğini anlar gibi oluyorsunuz. Yine Cemal Süreya’nın aktardıklarından öğreniyoruz ki, Nahit Hanım modern Türk şiirinin en önemli ismi Yahya Kemal ile de, Küçük İskender ile de yemek yemiş belki de tek kadın. Yani “Cumhuriyet gibi kadın”, hatta “Cumhuriyet dönemi küçük burjuva duyarlığının anası” dense yeridir.
Onun için de Birinci Yeni ya da Garip Şiiri olarak adlandırılan şiirin en önemli ismi Orhan Veli’nin Nahit Hanım’ın âşıkları arasında yer almasını tuhaf karşılamıyorsunuz! Olayın ahlâkî kısmıyla ilgili konuşacak, o konuda bir hüküm inşa edecek değiliz. Meselenin o kısmına başkaları baksın. Fakat Orhan Veli’nin âşık olduğu sırada Nahit Hanım evli bir öğretmen, kocası ise Yahya Kemal’in talebelerinden Halil Vedat Fıratlı’dır. Orhan Veli ise Nahit Hanım’ın kocasının talebelerinden bir delişmen delikanlıdır. Delikanlıdır deyişime bakıp da bir yeni yetme falan olduğunu sanmayın Orhan Veli’nin. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oluşturduğu Tercüme Bürosu’nda çeviriler yapan 30’un üzerinde bir yaşa sahip kocaman bir adamdır. Muhtemelen, çalıştığı bu büronun dönemin edebiyat kanonu üzerindeki etkisi dolayısıyla bu kadar genç yaşta Nurullah Ataç başta olmak üzere dönemin önde gelen ve Ankara’da çalışan ya da Ankara’da ikamet eden edebiyat insanlarının uğrak yeri haline gelmiş olan Nahit Hanım’ın evine ve sofrasına kabul edilmiş olmalı.
Garip Şiiri’nin kurucusu kabul edilen Orhan Veli’nin 100. yaşı dolayısıyla şairin Nahit Hanım’a yazdığı mektuplar “Yalnız Seni Arıyorum” ismiyle kitaplaştırıldı. 64 yıl boyunca “sandığa gömülü” bir define olarak kalan Orhan Veli – Nahit Gelenbevi aşkının tanığı ve delili bu mektupların okurla buluşması şunun şurasında bir ay oldu.
Yine bu neviden aşkların kitap haline getirilmiş olanlarında olduğu gibi, taraflardan sadece birinin mektupları sunuluyor bize. Ahmet Arif’te olduğu gibi, Sabahattin Ali’de olduğu gibi “Yalnız Seni Arıyorum” kitabında da Orhan Veli’nin mektupları var, ama Nahit Hanım’ın mektupları yok. Nahit Hanım’ın da Orhan Veli’ye mektuplar yazdığını, o mektuplara verilen Orhan Veli’nin cevabi mektuplarından anlıyoruz.
Orhan Veli’nin mektuplarından, mektuplarda şairin birtakım imalarından ‘evli bir kadın’ olarak Nahit Hanım’ın bu aşk ilişkisinden rahatsızlığını dile getirdiğini anlıyoruz. Orhan Veli’nin bu rahatsızlığa karşı, bu aşk ilişkisini meşrulaştırmaya karşı verdiği cevaplar ise çok sıradan cevaplar. Mesela, kocası Halil Vedat Bey’in de birtakım kaçamakları olduğunu, kocasının bu hovardalıklarının Nahit Hanım’ın yaptığına (yani Orhan Veli ile aşk yaşamasına) bir mazeret teşkil edebileceğini, Nahit Hanım’ı mazur gösterebileceğine dair cümleler kuruyor Orhan Veli. Böyle bir meşrulaştırma girişimi, pek de zekice sayılabilecek bir bahane vermiyor ne Nahit Hanım’a, ne de Orhan Veli’nin mektuplarını okuyan biz okurlara!
Yine mektuplardan öğreniyoruz ki, âşıkların içinde bulunduğu çevre dedikoduya çok meraklı, hatta dedikoduya müheyya bir çevreden oluşmakta. Mesela Orhan Veli birçok mektubunda soruyor, “Şu konuda falanca ne diyor, bu konuda filanca benim için ne diyor”. Tabii, şairin mektuplarından, kendisiyle ilgili Nahit Hanım’a iletilen haber veya bilgilerin ya şairin hoşuna gitmeyecek biçimde ve eksik ya da tamamen hilaf–ı hakikat haber ve bilgiler olduğunu öğreniyoruz. Bunları izah etmek için çırpınıyor Orhan Veli. Ve her defasında da sadece kendisine güvenmesini, sadece kendisinden duyduklarına inanmasını istiyor Nahit Hanım’ın.
Hani Fuzuli’nin ‘şair sözünün yalan’ olduğu üzerine beyti var ya, işte o beytin anlamını haklı çıkaran satırlar çok fazla, okumamız için bize takdim edilen kitapta! Mesela Orhan Veli, ‘Sadece seni seviyorum’ gibi, Nahit Hanım’dan bir başkasına asla ilgisinin olmadığını yemin billah yazdığı dönemde bile bir başka kadına ölesiye bir ilgi duymaktadır. Hatta o kadın için ‘Sere Serpe’, ‘Anlatamıyorum’ isimli şiirlerini yazmaktadır. Bu kadın Bella Eskenazi’dir. Bunu nerden biliyoruz? Tabii ki Bella’nın eniştesi Erol Güney’in hatıralarından! Bella Eskenazi ise Orhan Veli ile olan ilişkisini verdiği bir röportajında kendisi açıkladı.
‘Cumhuriyet gibi kadın’ olan Nahit Hanım, hakkında birçok şairin şiir de yazdığı bir katındır da aynı zamanda. Kimler şiir yazmamış ki Nahit Hanım için? Başta Sabahattin Ali olmak üzere, Orhan Veli, Arif Damar, kendi öğrencisi Gülten Akın da  ‘Cumhuriyet dönemi küçük burjuva duyarlığının anası’ bu kadın için şiir yazanlar arasındadır. Arif Damar daha sonra Nahit Hanım’ın kocası olacaktır.
Orhan Veli’nin Nahit Hanım’a mektuplarındaki parasızlık, yoksulluk vb insani durumlara, Paris’te tedavi edilmesi kararlaştırıldığı halde mektuplarında niçin Samet Ağaoğlu’nun bakanlık yetkisini kullanarak temin ettiği dövizden bahsetmediğine yer veremedik bu yazıda. Ortam oluşursa, onlara da değiniriz belki. İki âşığın ‘altılı ganyan’ tutkusuna, Orhan Veli’nin ‘sigaradan yapacağı büyük vurgun’ ile Paris’te yaşanılacak mutlu günlere de değiniriz bakarsınız!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'