• $32,3826
  • 35,0656
  • 2326.07
  • 9142.4
11 Nisan 2014 Cuma 01:27 | Son Güncelleme:

Yekpâre bir NİETZSCHE kitabı

Yekpâre bir NİETZSCHE kitabı

Modern Batı düşüncesinin enigması olan Friedrich Wilhelm Nietzsche bireycidir, perspektivisttir, elitisttir, devletçidir, anarşisttir, nihilisttir, varoluşçudur, yaşamsalcıdır, nasyonalisttir, enternasyonalisttir, pozitivisttir, hermenötiktir, insanın ahlâken yükselişinin filozofudur, insanın ahlâken çöküşünün filozofudur, romantizmle post-modernizm arasında bir köprüdür; bazen de 19. yy.’la günümüz düşüncesi arasındaki köprüsüz bir uçurumdur. Nietzsche aynı zamanda bir şairdir, denemecidir, filologdur. Nietzsche, her hâl ü kârda, entelektüel radikalizmin en önemli peygamberidir.

Hasan Aksakal
ha_aksakal@yahoo.com

Nietzsche ve darmadağın bir görünüm arz eden eserlerinin en önemlisinin hangisi olduğu konusunda da, Nietzsche’nin neyin filozofu olduğu konusundaki kadar renkli bir tartışma süregitmektedir. Böyle Buyurdu Zerdüşt, Tragedyanın Doğuşu, İnsanca Pek İnsanca… Nietzsche’nin fikirlerinde de, eserlerinde de gerçek anlamda bir merkez bulunmamaktadır. Bu nedenle yazılarının ağırlık noktasının tespit edilemeyişiyle “Nietzsche enigması” adem-i merkeziyet kavramıyla da incelenmeyi hak etmektedir… 
Bugüne dek Türkçeye kazandırılan yirmiye yakın Nietzsche analizinin hemen her biri çok kıymetli ve her biri başka bir Nietzsche profili sunmaktayken, söz konusu metinlerin tamamı, okurlar nezdinde, bir şeylerin eksik ya da dışarıda bırakılmışlığı hissi uyandırmaktadır. Bu bağlamda gerçek bir istisnadan söz etmek isabet olacaktır. Önemli bir 20. yy. filozofu olan Karl Jaspers’in, 20. yüzyılı hazırlayan çok önemli bir filozof olan Nietzsche’yi incelemesi, Keith Ansell-Pearson’ın Kusursuz Nihilist’inden (Ayrıntı Yay. 1998) bu yana Türkçedeki Nietzsche literatürüne en zengin tartışmayı sunmasıyla özel bir önemi hak ediyor. 

MODERN DÜŞÜNCENİN MODERN DÜŞMANI

Kitaba daha yakından baktığımızda, çok temel bir prensibin ilk sayfalardan itibaren dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bir ruhbilimci ve varoluşçu olarak Jaspers, Nietzsche’yi okumaktan çok, incelemek gerektiğini dile getirmektedir. Yazarın ifadesiyle “iki çağ arasında ârafta kalmış insanın; Avrupa’nın krizi” olan (s.15) Nietzsche, modern düşünceye modern bir düşman olarak saldırırken, aslında Sokrates’ten bu yana süregelen felsefî geleneğin zaaflarını ortaya koymanın mücadelesini vermiştir. Yerleşik Hıristiyan ahlâkına karşı giriştiği kavga da benzer bir sebep taşımaktadır: Filozofa göre son Hıristiyan, ahlâka karşı çıkış tavrı nedeniyle çarmıha gerilen İsa olmuştur. Nietzsche’nin başkaldırısı, böylesi bir kutsal dava anlayışının tezahürüdür. (s. 203) İsa üst-insanın örneklerinden biridir; İsa’nın yolunda ilerlediğini iddia eden Hıristiyanlar ise, üst-insanın ortaya çıkışını yüzyıllardır engelleyen ve beceriksizliğiyle Tanrı’yı öldüren köle ahlâkının… Jaspers’in defaatle işaret ettiği üzere, ölümü sonrası (kız kardeşi tarafından) tahrif edilen metinleri, putları yıkmak için uğraşan bu peygambervâri filozofun bizatihi putlaştırılmasının hikâyesidir. Nitekim filozof öldüğünde, 17’sinde bir hukuk öğrencisi olan Jaspers bu altüst edilişi genç bir akademisyen olarak ilerleyen yıllar içinde görmüş ve ‘Gerçek Nietzsche’nin arkeolojisini yapma hevesi duymuştur.
Alman ırkçılarının kendisine referans aldığı “üretilmiş Nietzsche”ye karşı vicdanî bir yükümlülük duygusuyla 1934-35’te kaleme alınan ve yayımlandıktan hemen sonra yazarının Heidelberg Üniversitesi’ndeki görevine Naziler tarafından son verilmesine sebep olan kitap üç ana bölümden oluşuyor. Bunlardan ilki filozofun yaşamına odaklanırken, 2’nci bölüm Nietzsche’nin düşünce dünyasının en sık dile gelen kavramlarına, kavramların ortaya çıkış süreçleriyle beraber bakmayı mümkün kılıyor. Bunlar arasında, insan, hakikat, tarih, siyaset, dünya, ahlâk gibi “çerçeve kavramlar” öne çıkarılıyor. Üçüncü ve son bölüm ise Nietzsche’nin düşünce biçiminin analizini, kendini nasıl anladığını ve elbette biz modernlerin onu nasıl anladığımızı eleştirel bir gözle tahlil eden alt başlıklardan oluşuyor. Belirttiğimiz bölümler arasında Nietzsche’nin “Büyük Siyaset” kavramıyla dile getirdiği dünya görüşü ve onun etrafını saran tartışmalar, kitabın belki de en ilgi çekici yönünü oluşturuyor (s. 309-355). Öyle ki, Jaspers’in “Nietzsche’nin büyük siyaseti -özlem duyduğu gibi, tanrısız kalan dünyada yüce insanı temsil eden ve meydana getirecek olan- yeni efendilere felsefi olarak bir anlam kazandırmak, onları kendilerine getirmek gibi bir görev edinir” diye özetlediği konu (s. 341), Nietzsche’nin felsefi bulmacasını çözmek adına kritik öneme haiz. Jaspers’in bu konudaki vurgusu, Nietzsche’nin üst-insanının, tanrıyı öldüren öncüllerinin ötesine geçeceği; kendisini tanrılaştıracağı “dünyanın efendileri”; filozofun ters-yüz edilmiş bir tür hümanizmi benimsemiş olabileceği izlenimini doğuruyor. Daha önce böylesi bir yaklaşımla karşılaşmadığımızı düşünürsek, Nietzsche’nin Sokrates öncesindeki Antik Yunan sevgisini, Rönesans ilgisini ve kültürcü yaklaşımını tekrar hatırlayarak, ondaki insan anlayışını bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini gösteriyor. İnsanı “fazla tamamlanmamış bir şey” olarak tanımlayan (s. 157) Nietzsche’nin, evrenin huzurunda geçirilmesi gereken üç aşamayı değerlendirdiği bölüm de bu çerçevede bir okuma için daha yoğun bir dikkat istiyor. 

BÜTÜNÜ ANLAMLANDIRAN BAKIŞ AÇISI

Bununla birlikte, kitapta iki husus daha dikkat çekiyor. Nietzsche’nin kendisine öncü filozof saydığı Schopenhauer’in ismi yalnızca bir-iki yerde geçiyorken, diğer yandan dostluğu da küslüğü de gayet fırtınalı iklimlere gebe olan Ricard Wagner’in etkisi üzerine sadece birkaç anekdotla anlatılıyor. Şüphesiz Jaspers’in bu iki büyük ismi gözden kaçırması beklenemez. Ancak bunların Nietzsche üzerindeki belirleyici rolünün bu denli belirsizleştirilmesinin sırrına ilerleyen sayfalarda sahip olamıyoruz. Hâlbuki bu iki büyük deha, Nietzsche’nin demonik dehasının felsefî yoğunlaşmalarının başlıca müsebbibi olarak bilinmekte... 
Toparlamak adına söylemek gerekir ki, Jaspers’in, bir filozof olarak “Nietzsche nasıl felsefe yapıyordu?” diye sorması, kitabı ayrıcalıklı kılıyor. Raflardaki diğer Nietzsche analizlerinin, filozofun belli vasıflarına veya temalarına odaklandığını akılda tuttuğumuzda, Jaspers’in eserinin Nietzsche hakkında anlamı bütünleyen veya bütünü anlamlandıran bir bakış açısı sunduğu muhakkak… Bunun yanı sıra kitabın öne çıkan bir diğer özelliğinin, aforizmalardan; yani spekülatif ve bağlamından koparılmaya çok müsait fikir kırıntılarından beslenmek yerine, kelimenin en geniş manasıyla felsefi temellerden yola çıkması olduğunu da belirtmek gerek. Nietzsche Nasıl Felsefe Yapıyordu? dinamik anlatımı, berrak Türkçesi ve Nietzsche’nin düşünce dünyasıyla beraber, o dünyanın deveranını da anlatması bakımından, yayımlandığı ilk yıl olan 1935’ten bu yana eskimeyen bir başucu eseri niteliği taşıyor.

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi