• $32,3308
  • 35,0835
  • 2301.37
  • 9038.56
13 Şubat 2015 Cuma 15:48 | Son Güncelleme:

Tarihe tanıklık eden şiirler: Sâdık Abdâl Divanı

Tarihe tanıklık eden şiirler: Sâdık Abdâl Divanı

ALPER ÇEKER
aceker1@gmail.com

Erkan Oğur’un seslendirdiği “Ey zahit şaraba eyle ihtiram” adlı türküyü birçoğunuz bilir; bu bestenin güftesini yazan Ahmed Edib’i pek azınız bilir, onun Harabi Divanı’nı Şevki Koca ile birlikte yayına hazırlayan Dursun Gümüşoğlu’nu ise birkaç meraklı dışında kimse bilmez. 

Başta Tâcü’l Arifîn Es-Seyyid Ebu’l Vefâ Menakıbnâmesi olmak üzere Bektaşilik ve Türk sufiliğinin akademisyenler tarafından da yararlanılan en önemli kaynakları Dursun Gümüşoğlu tarafından yayımlanmıştır. Bu eserler arasında Sadık Abdal Divanı’nı, Necib Asım’ın Bektaşilik İlm-i Hali’ni (Ali Rıza Gürzoğlu ile birlikte), Karaca Ahmet Sultan Menakıbnamesi’ni ve daha pek çoğunu sayabiliriz. 1990 yılından beri Bektaşilik ve Bektaşi edebiyatı konusundaki eserleri yeni yazıya aktararak ve sadeleştirerek yayına hazırlayan Gümüşoğlu, aynı zamanda konuyla ilgili son derece önemli makaleler de yazmıştır. 
Anadolu’da yaygın olarak okunduğu anlaşılan ve Arapçadan çeviri olan Tâcü’l Arifîn Es-Seyyid Ebu’l Vefâ Menakıbnâmesi’nde yaşam öyküsüne yer verilen Ebu’l Vefa el Bağdadi hakkındaki en doyurucu bilgi, Haşim Şahin’in TDV İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı “Vefaiyye” maddesinde bulunmaktadır. Dursun Gümüşoğlu’nun yayına hazırladığı menakıbname ise günümüz okuruna uzak gelebilecek sözcüklerin anlamlarına yer verilmesi gibi okumayı rahatlatan özelliklerinin yanında bilimsel ölçütlere uygunluğuyla de eşsiz bir kaynaktır. Bu kitabı okuyanlar Vefailiğin Türkler arasındaki seyrini takip edebilmek için Ahmet Yaşar Ocak ve İsmail Erünsal tarafından yayına hazırlanan Elvan Çelebi’nin Menakıbu’l- Kudsiyye Fi Menasıbi’l-Ünsiyye’sini, Aşıkpaşazade Tarihi’ni ve Dede Garkın hakkındaki bir dizi çalışmayı okuyabilirler. Dursun Gümüşoğlu’nun yayına hazırladığı bir diğer önemli eser ise Sâdık Abdâl Divanı’dır. 

FUAD KÖPRÜLÜ

Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı kitabında Batılı şarkiyatçılara dayanarak Hacı Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’ya yerleşmiş meczup bir derviş olduğunu, kesinlikle bir tarikat kurmadığını, şahsiyetinin de buna engel olduğunu yazar. Almanya’da Bektaşilik üzerine çalışan ilk isimlerinden olan Georg Jacob’u kaynak göstererek, tarikat olarak Bektaşiliğin 16. yüzyılda Balım Sultan tarafından kurulduğunu iddia eder. Ahmet Yaşar Ocak ise Menâkıbnâmeler adlı kitabında kuruluşu 15. yüzyıla çekerken; Abdal Musa, Seyyid Ali Sultan, Sultan Şuca ve Otman Baba gibi gazi velileri Bektaşiliğin sonradan kendisine mâl ettiğini, yayıldığı yerlerdeki eski dini inanç ve ananeler ile aziz ve velileri bünyesine uydurmanın Bektaşiliğin bir özelliği olduğunu yazar. Ocak, Türk Sufîliğine Bakışlar adlı kitabında ise Fuad Köprülü’nün verdiği tarihe döner ve Bektaşiliğin 16. yüzyılda Balım Sultan tarafından Haydariliğin içinden ayrılarak kurulduğunu yazar. Hatta bununla da yetinmez ve Makâlât adlı eserin “heterodoks bir Türkmen şeyhi” olarak nitelendirdiği Hacı Bektaş-ı Veli’nin kaleminden çıkmasının zor olduğunu ve buna dair bir delil bulunmadığını yazar. 
Bütün bu ezberleri, Sâdık Abdâl Divanı bozmaktadır. Söz konusu divanın sahibi olan Sadık Abdal, şiirlerinde ifade ettiğine göre Kızıl Deli olarak bilinen Seyyid Ali Sultan’dan 22 yaşında nasip almış, 24 yaşında da şiir yazmaya başlamıştır. Rıza Yıldırım’ın kendisi hakkında önemli bir eser kaleme aldığı Seyyid Ali Sultan, 1412 yılında vefat etmiştir. Yani Sadık Abdal’ın şiirleri Balım Sultan’dan yüz yıl önceye aittir. 
Dursun Gümüşoğlu, Sâdık Abdâl Divanı’na yazdığı “Giriş” bölümünde şöyle demektedir: “Bektaşi sözünün XVI. yüzyıldan daha önceleri kullanılmadığı söylenirse de, aşağıdaki beyitte Sâdık Abdâl’ın yücelterek kullandığı görülmektedir.
Ki Bektaşi Hak ile Hak demektir
Hemân oldur bilirsen sana nâfi”
Sâdık Abdâl şiirlerinde açıkça kendisinin Bektaşi tarikatına mensup olduğunu, pirlerinin Hacı Bektaş-ı Veli, şeyhinin ise Seyyid Ali Sultan olduğunu belirtir: “Pîrimizin ol Makâlât’ı yeter/Çâm ı çem mirât-ı âlem bî-hicâb”gibi pek çok mısrada ise Makâlât’ın Hacı Bektaş Veli’ye ait olduğunu dile getirir. 
Ahmet T. Karamustafa, Tanrının Kural Tanımaz Kulları adlı kitabında Otman Baba’nın Bektaşilere özellikle kötü davrandığını yazar. Otman Baba’nın Hacı Bektaş-ı Veli’ye saygı duymakla birlikte çağdaşı olan Bektaşi şeyhlerine iyi davranmadığı bir gerçektir. Ancak Sâdık Abdâl, şiirlerinin Otman Baba’yı konu alan bölümlerinde kendisiyle ilgili ayrıntılı bilgiler verdikten sonra halifesi Kara Baba’nın başında Bektaşi tacının bulunduğunu, Kızıl Deli tekkesine gelip erkân gördüğünü ve hilafet alıp Akdeniz kıyısındaki Taşlık Köyü’ne yerleştiğini yazar.   
Saraybosna’da girdiğim bir kitapçıdaki hanıma, en önemli Boşnak ve Hırvat şairlerinin kimler olduğunu sordum; uzun zaman düşündü ve yanıt veremedi. Kendisinin en çok hangi şairleri sevdiğini sorduğumdaysa şiirden hoşlanmadığını söyledi. Pek çok kişi şiirle ilgilenmemeyi bir övünç vesilesi sayar. Oysa görüldüğü üzere, Dursun Gümüşoğlu’nun emeklerinin ürünü olarak gün ışığına çıkan Sâdık Abdâl Divanı Bektaşilik ile ilgili kalem oynatan akademisyenlerin birçok yanlışını tashih eder nitelikte.   

Sadık Abdal Divanı 
Dursun Gümüşoğlu
Horasan Yayınları
317 sayfa
 

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'