• $32,382
  • 35,0869
  • 2326.2
  • 9101.4
13 Haziran 2014 Cuma 00:44 | Son Güncelleme:

Kendinizi hatırlamak için okuyun…

Kendinizi hatırlamak için okuyun…

Yasemin Olur
yaseminolur@yahoo.com

“Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.”

Sylvia Plath’in öldüğü yaştayım. O benim yaşımdayken gaz ocağını açarak intihar etmeyi seçti. Bense yaşıyorum. Sonuçta “hayat kısa, kuşlar uçuyor”… Peki, ben neden mi Sylvia Plath’le kendimi karşılaştırıyorum? Çünkü edebiyatla uğraşan, yazmaya çalışan her kadına yakın bir arkadaş gibi gelir Plath ve yaşadığımız tatlı hayatlarımızla uzaktan ahkâm keserek anlamaya çalışırız onu. Sorarız “Neden ‘zamanını’ bekleyemedi?”diye.
Erkekler dünyasında kafanızı şöyle bir uzatıp “ben de varım” demek hâlâ zor ve eğer edebiyatla uğraşıyorsanız edebi kuvvetin cinsiyetle bir ilgisi varmışçasına “kadın şair” ya da “kadın yazar” olmaktan öteye geçemezsiniz. Kadınlar arasında değerlendirilirsiniz, kadınlar arasında sınıflandırılırsınız… İnsan değil kadınsınızdır, her alanda olduğu gibi. Bu ötekilik hallerini önceden hisseden kimi uyanık(!) kadınlar sessizce uyarlar sisteme, hele bir de konu edebiyatsa, zaten ne saçmalıyorsunuzdur öyle para pul da getirmeyen bir işin peşine düşmekle… Komik olmayın! Öğretmen, hemşire olmak filan neyse de şairlik, yazarlık da ne? (Cümleler kafiyeli oldu, toplum beni affetsin yoktur hiçbir ilgim şairlikle) Bunlar erkeğinize katkı da sağlamayan deli saçması işlerken bir de… Çok konuşmayın da gidin bir çay koyun!
Bazen de kadınların işine gelir bu pasif, iteklenilen haller. Üretmenin, düşünmenin yerini uyuşturucu etkisiyle çantalar, ayakkabılar alır. Zaman bir şekilde alışverişle geçer. “Sen gidip bir alışveriş yapsana” diye aşağılanan kadınlar, uyarlar bu emre. Git, al, giyin, süslen… Kadınların hayatlarına bir de “çocuk” girince “oyun biter” ve perde! Zombi kadınlar, artık başka bir alternatif olmadığından güya fedakâr yaşarlar… Hâlbuki sevgisiz, ruhsuz, boş bakışlıdırlar ve tek yaptıkları gömülme “zamanlarını beklemek” tir… Tüketimin Chanel şıklığını edebiyatın üretim şıklığına tercih edenler anlayamazlar Sylvia Plath’i. O yüzden bu kısmı geçelim. Düşünmeye, yazmaya, üretmeye inanan, alışveriş afyonuyla uyuşturulmamış kadınları ise yalnız olmadıklarını hatırlatmak için Sylvia Plath okumaya davet ediyorum.
Sylvia Plath, 1932 doğumlu Amerikalı bir şair, yazar. 1963’te iki çocuk ve yaşına göre birçok eser bırakarak ölmeyi tercih etti. Edebiyat tarihleri onu gizdökümcü şiirin önemli bir ismi olarak anar ama bir de onun şiirleri, öyküleri ve romanı kadar önemli olan “yazma tutkusu”nun bir hayatı nasıl şekillendirdiğini gösteren Günlükler’i vardır. 1950 ve 1961 yılları arasındaki zaman dilimini kapsayan Günlükler sanatçı bir kadını anlamanın ötesinde, edebiyat araştırmacıları için de çok önemli bir kaynak. Bu günlükler, Plath’in şiirlerinin yazım süreçleri, kimlerden ilham aldığı, eserlerini nasıl bir sistemle geliştirdiği gibi konuları barındırıyor. Bunu yanı sıra yazarın tek romanı Sırça Fanus da bu günlüklerle büyük paralellik gösteriyor.

TUTUNAMAYAN BİR KADIN

Günlüklerin başlangıç kısımları, dayanabileceği bir eş arayışını (kocası Ted Hughes’la tanışıncaya kadar) ve kendi edebiyat yaşamıyla ilgili tasarılarını yansıtıyor. 26 Şubat 1956’da Ted Hughes’la karşılaşınca hayatı bambaşka bir evreye giriyor. Bu şair adama delicesine âşık oluyor. Hem yakışıklı hem de şair bir adamla birlikte olduğuna inanamıyor bile. Kısa zamanda evleniyorlar ve Sylvia Plath’i kendini büyük oranda kocasına adayan, sürekli yazmak için çırpınan, kendi yazdıklarını yayımlatmak için deliren, kocasından bir saat bile ayrı kalamayan bir kadın olarak görüyoruz. Sonra çoğu zaman reddedilen şiirler, hikâyeler, peş peşe iki çocuk ve ihanet… Sanırım hayatına “temel” yaptığı adam tarafından ihanete uğramak, onu gaz ocağına kafasını sokmaya götüren son hareket olur. Tutunamayan Sylvia Plath, okuyucusuna ulaşmak için destek aldığı Ted Hughes’ın, ayaklarının altından kayıp gittiğini görünce idam sehpasında asılan bir mahkûm gibi havada kalır. Sonrasını biliyoruz…
İlginçtir ki Plath’ın günlükleri ölümünden sonra sevgili(!) kocası Hughes tarafından yazılan bir önsözle, yine onun tarafından kısaltılmış bir halle yayınlanmıştı. Şimdi ise Kırmızı Kedi Yayınları bu günlüklerin genişletilmiş yeni halini Merve Sevtap Ilgın’ın çevirisiyle bize sunuyor. Farklı yıllara ait günlüklerin başında, o sırada Sylvia Plath’in hayatındaki gelişmeler de kısaca yer alıyor. Bu da günlüğün anlaşılmasını kolaylaştırıyor. Kitabın sonundaki ekler ve dipnotlar da titiz bir editörlük çalışmasını belli ediyor.
Yatağımın başında sevdiğim, tekrar tekrar okumaktan zevk aldığım kitapların durduğu bir kitaplık var. Günlükler’i de onların arasına koyacağım. Ne zaman yemek yapıp, kocamın gömleklerini ütülemekten bunalırsam “kendimi hatırlamak” için rastgele bir sayfa açıp okuyacağım ve her seferinde düşüneceğim “pis bulaşıklar, yapılacak ütüler, evin tozları beni bekleyebilir ama hayat asla” diye… ve benden size küçük bir tavsiye; “içinizde susmak istemeyen bir ses” varsa azıcık dinleyin onu, size bir şeyler anlatmak istiyor olabilir…

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi