• $32,3835
  • 34,9979
  • 2326.15
  • 9091.63
9 Mayıs 2014 Cuma 03:28 | Son Güncelleme:

Bildiğimiz ilk felsefe

Bildiğimiz ilk felsefe

“Platon, felsefedir. Felsefe de Platon” diyordu Emerson. Felsefe tarihinde, Platon felsefeyle özdeşleştirildiği kadar onun felsefeyi güçlülere ve erkeklere tahsis ettiği de söylenmiştir. Diğer bir düşünce ise, Eski Yunan felsefesinde Platon’un bir zirve noktası olduğudur; felsefeyi Platon’la özdeşleştirenler aslında zirve noktasını sıfır noktası saymaktadır.

Nergis Doğan 
ndogan@gmail.com

Felsefede olduğu kadar felsefe tarihinde de tartışmalar bitmez. Fakat kesin olan bir nokta var; isimlerini çok iyi bildiğimiz bu filozofların felsefesi de o kadar az bilinmekte ve okunmaktadır. Platon’un Devlet diyalogları bilinir, hatta yöneticilerin filozoflar olması gerektiğini söylemiş olduğu da bilinir de bu diyaloglarda başka neler söylendiğini ya da Sokrates’le Platon’un özdeş sayılması gerekip gerekmediği pek bilinmez. İş, Sokrates öncesi filozoflara geldiğinde daha da karışır. Thales’in yıldızlara bakarken önündeki çukura düştüğünü duymuşuzdur ama Anaksimandros ile Anaksimenes’in isimlerini bile duymamış olabiliriz. Kısacası felsefenin başlangıç adımları olduğu kadar, şimdiki akıl yürütmenin de temeli sayılacak bu dönem hakkında genel bilgiler kulaktan dolmadır. Bu döneme olan ilginin azlığının, antikçağ felsefesinin günümüz sorunlarıyla ilgili olmaması olduğunu öne sürebiliriz ancak bu doğru değil. 
Thales’in ilk sorusunu “evrenin ilk ilkesi, yani arkhe nedir?” diye sorduğunu hatırlarsak bu felsefeyi başlatanın büyük bir merak olduğunu görürüz. Varoluşun, evrenin, yıldızların, zamanın, hareketin ve maddenin ne olduğu sorularını soran Antikçağ felsefesi aslında “zamansız” bir felsefe. Dünyaya gelen her insanın etrafına ve bedenine baktığı anda duyacağı çocuksu merakla başlıyor. Mısırlıların Yunanlılara, “Siz Yunanlar, hepiniz çocuksunuz, aranızda bir tane bile yaşlı adam yok” dediklerini hatırlarsak, çocuk merakının eski felsefeyi ve bu felsefenin de çocuk merakını tetiklediğini görebiliriz. Aslında “merak”ın sadece çocuklara özgü bir özellik olarak görülmesi bizlerin büyüdüğünü değil, dünyaya ve kendimize dair merakımızı kaybederek duyarsızlaştığımızı gösteriyor. Mısırlı yaşlı bilgelerin her şeyi bilen gözlerine karşı, bilge olduğunu söylemeyen ama bilgeliğe sevgi duyduğunu söyleyen Yunanların bilgelik sevgisi, bugün bildiğimiz felsefenin kökeni. Devlet diyalogunu okuduğumuzda yüzü asık bir filozof olarak karşımıza dikilen Platon’un en değer verdiği duygu, “hayret” duygusuydu çünkü bu hayret duygusuyla evreni daha derinden temaşa edebilecekti. “Hayret”imizi kaybetmemek bir anlamda, duyarlılığımızı ve çocukluğumuzu kaybetmemek anlamına geliyor, hayret duygumuzu koruyarak Eski Yunanlar gibi çocuk kalabiliriz. 
Çiğdem Dürüşken’i Latinceden yaptığı çok iyi çevirilerden tanıyoruz. Spinoza’nın Etika kitabının en doğru çevirisini dilimize kazandıran Dürüşken, Türkiye’deki en önemli Eskiçağ uzmanlarından birisi. Ders notlarından oluşturduğu Antikçağ Felsefesi kitabını alt başlıkta bir keşif gezisi olarak nitelendirmiş. Bu nitelemenin kitap için çok doğru olduğunu belirtmemiz gerek. Kitap, Platon’un önem verdiği hayret duygusunu ve Eski Yunanlara özgü bir merakı ilham ediyor. Kitap sadece bilgi veren bir seyirde ilerlemiyor, sanki bizler de filozofların sorularını soruyormuşuz gibi kitabın içine sürükleniyoruz. Birincil metinleri okumaya teşvik etme amacını da güttüğünü söyleyen Dürüşken, bu amacını gerçekleştiriyor; yazarın sunduğu metin okuma örnekleri okurun dimağını besleyerek diğer birincil metinleri merak etmesini sağlıyor. Eğer merak felsefenin temel güdüsüyse, bu anlamda felsefe için güdüleniyoruz diyebiliriz. 

KAOSLA BAŞLAYAN KEŞİF

Dürüşken bu keşif gezisine en baştan başlıyor; ilk filozof olarak bildiğimiz Thales’ten değil, daha da eskisinden. Kaostan kozmosa geçişin aşaması olarak mitleri başlangıç noktası alıyor. Homeros’tan da önce Hesiodos’un Erga kai Hemerai (İşler ve Günler) ve Tanrıların Doğuşu (Theogonia) bu keşif gezisinin başlangıç noktası. Dürüşken’in anlatımıyla söylersek, “Khaos, Yunanca khasko fiilinden türemiş bir kelimedir. Anlamı, esnemek, yarılmak ve açılmak ya da boşluk, açıklık, esneyen yarık uçurum anlamlarına gelir ve var olan her şeyin dünya düzenine boşluktan ya da bilinmeyen büyük uçurumdan sıçramış olduğunu ima eder.” İşte burası başladığımız yer, bilimsel buluşlardan sonra “gaz toz bulutu” ya da Yunancasını söylersek Kaos. Dürüşken, dünya düzeninin kökeniyle ilgili mitlerden başladığı bu keşif gezisinde Hesiodos’un kozmosu, yani düzeni açıkladığı metinlerle okuyucunun dimağını açıyor. Sonraki durak Homeros olacak. Dürüşken, Antik Yunan felsefesini, Batı felsefesi ve kültürünün temeli olarak sayan bakış açısını paylaşıyor. Bu anlamda Homeros’ta ve Hesiodos’ta insanın “bireyselleşme” çabasını görüyor. Bu bakışın, bazı Eski Yunan tarihçilerince “anakronik” sayıldığını, Eski Yunan’da bizlerin modern zamanlarda yaşadığımız bireysellik gibi bir bireyselliğe rastlanmadığı söyleniyor. Bu tartışmanın uzun olduğunu söyleyerek bu noktayı geçelim çünkü bu başka bir yazının konusu olacak kadar tartışmalı bir konu. 
Dürüşken bu kitabıyla sadece bilgi vermiyor, bu konuda daha fazla kitap okumak için merak uyandıran bir çalışma sunuyor. Okur, sözü edilen metinleri, mitleri okumak istiyor. Eğer merak ve hayret, bilgelik sevgisinin temel duygularıysa biz de bu kitapla merak ve hayret duyarak bilgeliği daha fazla sevmek istiyoruz, sevmeye başlayarak da felsefeye ilk adımlarımızı atıyoruz. Merak duymayı seven herkes için ödülü bol bir keşif gezisi bu kitap.

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız
Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı