1
Aşağıdaki yazı 28 Nisan 1996 RP-DYP arasında koalisyon hükümetinin kurulduğu günlerde yazılmıştır.
Bugün, niye alıntıladığıma gelince; bilmem, eskileri karıştırırken dikkatimi çekti, birlikte yeniden o günleri hatırlayalım istedim.
2
“Sevgili HOCAM,
Yirmi yedi yıllık zamana uzanmış bir mücadeleden söz etmenin dile geldiği kadar kolay olmadığını biliyorum. Yirmi yedi yıl önce doğanların bugün anne-baba olmanın ötesinde, kurulan müesseseleri hatta devletleri yönetenler olduğunu da biliyorum… Yirmi yedi yıllık bir süre bazı şeyleri yakalamaya yetmese de; birçok hayal kırıklığını ve başarıyı, hüznü ve coşkuyu, yenilgiyi ve zaferi, inişi ve çıkışı içine doldurmak açısından çok uzun bir süre… Bu uzun sürenin bazen bir düdük sesiyle bazen bir postal vuruşuyla yırtıldığını da biliyorum…
Sevgili HOCAM,
Bugün geldiğiniz noktaya hangi bedeli ödeyerek geldiğinizin,… bu gelişin sizin kişisel serüveninizden öte milyonlarca insanın umudu ve ülkenin geleceğiyle çok yakından ilgili olduğunun,… ve sizin kişisel kaderinizle ümmetin kaderinin iç içe geçmiş olduğunun da farkındayım…
“İslam’ın şartının beş, altıncısının da haddini bilmek” olduğunu da biliyorum. ‘Haddim olmayarak’ söze başlamayı, haddim olmayarak bir işe kalkışmışsam özür dilemesini de bilirim. Neyi söylemek ve yapmak kimin haddinedir bunu da anlayabilirim… Bu nedenle; sizin yirmi yedi yıllık mücadelenizin en azından yakın tanığı, hatta aynı iz üzerinden yürümüş, aynı yılları, aynı kaderi aynı biçimde eskitmiş olmam nedeniyle size ulaştırılacak sesim ve kelimelerim var, haddim olarak…
Kurduğunuz hükümete karşı kurulan savunma hatlarını gördükçe, başarılı olmamanız için kendi dilleriyle edilen duaları işittikçe, bütün dünyada sizin ve başarınız için şükür namazları kılındığı haberini aldıkça;
Sizden; yoksullar, garipler, düşkünler, kimsesizler adına; aşıklar, deliler, divaneler adına; çocuklar, gençler, kadınlar ve yaşlılarımız adına; radikaller ve marjinaller adına; köylüler, kasabalılar adına; yeni yetme genç kızların kirpiklerinden, oğlanların bıyıklarından dökülen heyecanlar adına; sizden talebim odur ki; bugüne kadar asıl onların bilmesi gerektiği halde halktan gizlenenleri onlara söyleyin… Korunmakla ve kollanmakla giderek halktan uzaklaşan ‘devlet’i korkulur olmaktan çıkarıp yanımıza getirin… Örneğin ‘çekiç gücün kaldırılması’, ‘İsrail güvenlik anlaşması’ gibi konularda önünüze koyulan gerçekleri ülkenin insanlarıyla paylaşın… Sadece bu; konuşun insanlarla; zor da olsa kötü de olsa insanlara gerçekleri anlatın. Umuyor ve inanıyorum ki, sadece bu kadarı bile size dua için kıpırdayan dudakların çoğalmasına ve bu kıpırtıların kurulacak yeni dünya düzeninin ayak seslerine eşlik edeceğine inanıyorum.”