Yanlış olarak "şeriatın kestiği parmak acımaz" sözü aslında Arapça "şerait"; yani 'şartlar'ın kestiği parmak acımaz anlamındadır.
2/20
APTALA DEĞİL "ABDALA MALUM OLUR"
Abdalın halk arasında Allah'a yaklaşmış bir kişi olduğu kabul edilmiştir. Bu kişinin olayları daha önceden sezdiği ve haber verdiği inancı yaygındır. Ancak, bu sözcük, "aptal" biçimine sokularak, yakında ne olup biteceğini sezip haber veren kimselerle alay etmek için söylenir. Kimi kez olayları önceden sezip haber verenler çıkar. Bu tamamen rastlantıdır.
3/20
KISA KES AYDIN HAVASI DEĞİL "KISA KES AYDIN ABASI OLSUN"
Balıkesir, eskiden en güzel aba kumaşlarının dokunduğu bir yermiş. Günlerden bir gün balıkesir'e yolu düşen bir adam, buranın meşhur aba kumaşından bir elbiselik almış, memleketine götürmüş. Elbise diktirmek için doğru terzisine gitmiş.terzi adamın ölçüsünü aldıktan sonra: "bu aba hem üstlük hem de şalvar dikmeye yetmez", deyince tepesi atan müşteri kızgınlıkla terziye bağırmış: "yahu nasıl yetmez? etekleri kısa olsun, kısa kes aydın abası olsun", demiş. Bu söz, dükkanda bulunan diğer müşterilerin de çok hoşuna gitmiş ve dilden dile dolaşır olmuş.
4/20
ALTI KAVAL ÜSTÜ ŞİŞHANE DEĞİL, "ALTI KAVAL ÜSTÜ ŞEŞHANE"
Parçalan birbirine benzemeyen ve uygun olmayan, dolayısıyla bir işe yaramayan aparatlar hakkında veya giyim kuşam konusunda birbirine uymayan ve yakışmayan kıyafetler İçin altı kaval üstü şeşhâne deyimini kullanırız. Buradaki şeş-hâne kelimesinin İstanbul'da bir semt adı olan Şişhane ile herhangi bir ilgisi yoktur ve Şişhane söylenişi yanlıştır. Çünki şeş-hâne diye namlusunda altı adet yiv bulunan tüfek ve toplara denir. Yivler mermiye bir ivme kazandırdığı için ateşli silahların gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Evvelce kaval gibi içi düz bir boru biçiminde imal edilen namlular, yiv ve set tertibatının icadıyla birlikte fazla kullanılmaz olmuş ve gerek topçuluk gerekse tüfek, tabanca vs. ateşli silahlarda yivli namlular tercih edilmiştir. Merminin kendi ekseni etrafında dönmesini ve dolayısıyla daha uzağa gitmesini sağlayan yivler bir namluda genellikle altı adet olup münhani (spiral) şeklinde namlu içini dolanırlar. Altı adet yiv demek, namlunun da altı bölüme (şeş hâne = altı dilim) ayrılması demektir ki halk dilinde şeşâne (şişane değil) şeklinde kullanılır.
5/20
HANYA İLE KONYA'YI DEĞİL "HANYA İLE GONYA'YI GÖRMEK"
Girit'te bulunan Hanya ile Anadolu'daki Konya’nın arasında bir ilişki neredeyse pek yok gibi. İşin esası sanki şöyle: Hanya’ya çok yakın (15-20 dakika uzaklıkta) bir yerleşim bulunuyor. Orada çok ünlü bir dini yapı var: Gonya Manastırı! Yerleşim bu manastırın çevresinde gelişmiş. Geçmişte Hanya’da büyük çarpışmalar yaşanmış. Muhtemelen Gonya da bunlardan nasibini almıştır. Birine Hanya’yı Gonya’yı göstermek, çatışmalar arasında kaybolup gitmek anlamına gelebilir.