Kuyumculukta metal alaşımlarından yapılmış yüzük, küpe, kolye gibi takıların gövdeleri üzerine taşların değişik teknikler kullanılarak takılmasına "mıhlama" deniyor.
Kapalıçarşı'da kuyumculuk sanatının gelişmesinde önemli yeri olan tarihi Varakçı Han'ın en yaşlısı olarak bilinen usta Partam Derderyan, ömrünü mesleğine adayan ustalar arasında yer alıyor.
İstanbul'da 16 Şubat 1955'te doğan Derderyan, ilkokulu bitirdikten sonra babasını kaybedince 12 yaşında Varakçı Han'da ustası Harutyun Mathatyan'ın yanında çırak olarak çalışmaya başladı. Çıraklık ve kalfalık dönemlerinden sonra vatani görevini yerine getirip tekrar aynı dükkanda ustalık yapmaya başlayan, 55 yıldır da aynı dükkanda mıhlayıcılık yapan Derderyan bu süre zarfında, birçok kalfa ve usta yetiştirdi.
"Hakikaten hem ustamdı hem de babamdı"
Tutkuyla bağlı olduğu mesleğini, ömrü yettiği sürece devam ettirmeyi düşünen Partam Derderyan, AA muhabirine, hayat hikayesini ve mesleğinin inceliklerini anlattı.
Mesleğine babası gibi gördüğü ustasının yanında çırak olarak başladığını dile getiren Derderyan, şöyle konuştu:
"Başarılı bir öğrenciydim ama ilkokulu bitirdikten sonra imkansızlıktan okuyamadık. Annemin, ustamı yolda gördüğü zaman, 'Oğlumu yanınıza alır mısınız? ' demesinin ardından bu dükkanda çırak olarak işe başladım. 1972'de babam rahmetli oldu. Allah benim babamı aldı, yerine başka bir baba verdi. Ustamı verdi. Hakikaten hem ustamdı hem de babamdı. Ustam Harutyun Mathatyan 2 ay önce rahmetli oldu. 12 yaşında buraya girdik ve 2 sene çıraklık yaptım. Ondan sonra tabii ki yavaş yavaş tezgaha oturmaya başladık. Bizim zamanımızda motorlar falan çok azdı ve biz el matkabı çalışıyorduk. Ustalarımız bize motoru vermemişlerdi. Kalemle başta yuvalarımızı açmaya başladık. Çıraklık, kalfalık dönemimiz derken askere gidene kadar bu dükkandaydım. Askerliğimizi yaptık, kalktık, geldik. Ondan sonra ustam yurt dışına gitti ve bu dükkan bana kaldı."
Gençlerden teknolojiyi öğrendi
Dükkanda 50 senelik aletleri olduğunu ve hala onları kullanmaya devam ettiğini anlatan Derderyan, sözlerine şöyle devam etti:
"Tabii zaman ilerledikçe biz de yaşımızı almaya başladık. Yeni teknolojiler çıkmaya başladı. Bizim çıraklığımızda, ustamızdan gördüğümüz şeylerle yeni teknolojiler çok farklı. Dedim ki 'Ben bunları öğrenemezsem, bu mesleğimi devam ettiremeyeceğim.' Onun için gittim ufak çocukların yanına, dedim ki 'Çocuklar ne olur bana bunları öğretin. Şimdi siz ustasınız ben çırağım.' Oturdum yanlarına yeni teknolojiyi öğrendim ve bugünkü duruma geldik çok şükür. Eğer ben bunları yapamasaydım zaten şu anda dükkanda dahi olamazdım. Yani kapatmam lazımdı eğer ona ayak uydurmamış olsaydım. Şimdi her şeyi gözümüz kapalı yapabiliyoruz. Senelerin vermiş olduğu tabii ki bir tecrübe var. Kapalıçarşı'da naçizane söyleyeceğim, sevilen bir ustayız. Hiç kimseye bir kötülük veya yanlış yapmadık. Onun için de 55 senedir ayakta durabiliyoruz."
Usta Partam Derderyan, mıhlama sanatının tarihini de şu sözlerle anlattı:
"Mıhlama sanatı yüzük, küpe, bilezik, broş gibi gelen bütün işlerin üzerine takılan taşların sanatıdır. Topkapı Sarayı'nda padişahın tahtına taşlar mıhladıklarını görüyoruz. O zamanlarda bile taş takma sanatı vardı. Size bir yüzük gösteriyorum. Bu yüzüğün kenarları delik ve bunların hepsine taş konacak. Şimdi şu yüzüğü bu vaziyette gördüğünüzde hiçbir şey anlamıyorsunuz. Ama iş bittikten, taşlar konulduktan sonra iş meydana çıkıyor ve o vakit 'ne güzel' diyorsunuz."
"Atölyemde sabah oturuyorum, akşam kalkıyorum"
Mesleğini gelecek nesillere ulaştırmak için eğitim verdiğini de belirten Derderyan, öğrencilerine dikkatli olmaları için ilk başta bakırda çalıştırarak antrenman yaptırdığını kaydetti.
Öğrencileri arasında çok yeteneklilerin olduğunun altını çizen Derderyan, "Bunların hepsinin yaşı büyük. Biz çocuktuk atölyeye girdiğimiz vakit. Bize ustalarımız bir şey söylediği vakit anlayamıyorduk. Ne olduğunu bilmiyorduk çünkü çocuktuk. Bir şeyler söylüyorlardı, 'Oğlum şunu şöyle yap, bunu böyle yap.' Fakat aklınız ermiyordu. Ama şimdiki gençlere, talebelerime bir şey anlattığım vakit, hepsi yetişkin insanlar, hepsi okumuş, hepsi üniversite okumuş insanlar, dediklerimi bir seferde olmasa da ikinci sefer muhakkak anlıyorlar. Kendilerine iş hayatlarında gerekli olan şeylerin hepsini öğreniyorlar." ifadelerini kullandı.
İyi bir usta olmanın özelliklerini anlatan Derderyan, "Bizim zamanımızdaki mıhlama ile şimdiki arasında da fark var. Çünkü teknoloji ilerledi. Şimdi mikroskopla bu işi yapan gençlerimiz var. Artık bizim yaşımız ilerlediği için mikroskopla çalışamıyoruz ve kendi gözlüklerimizle mesleğimizi devam ettiriyoruz. Hakikaten gözlerimiz çok yoruluyor. Atölyemde sabah oturuyorum, akşam kalkıyorum. Kendi gözlüklerimizle yapabildiğimiz kadar işimizi devam ediyoruz." diye konuştu.
"İyi bir usta olmak için dürüstlük, çalışkanlık ve itimat önemlidir"
Partam Derderyan, iyi bir usta olmak için dürüstlüğün şart olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"İlk başta işinizi seveceksiniz. Bizim işimiz sabır işi. Bir daha dünyaya gelsem yine bu mesleği yaparım. Müşterinin size güvenmesi şart. Tabii ki mesleğinizi iyi icra etmeniz de lazım. Bugün bize müşterilerimiz geliyor, bir mal bırakıyor. Güven sağlamışım ki o insan bu malı gelip buraya bırakıyor. Yani bugün eğer Kapalıçarşı'da isminiz kötüye çıkmışsa ağzınızda kuş tutsanız nafile. İyi bir usta olmak için dürüstlük, çalışkanlık ve itimat önemlidir. Eğer bir insanda bu 3 şey varsa gerisi teferruattır. İyi ki bu dükkandayım ve iyi ki ustamın hatıralarıyla yaşıyorum. Bundan sonra da ömrümüz nereye kadar gider bilmiyorum. İşimizi yapmaya bu vaziyette devam edeceğiz. Ben burada Kapalıçarşı'da Varakçı Han da Partam Usta'yım."