Kırklareli Müzesi, tahnitlerin yer aldığı tabiat köşesi, folklorik unsurların yansıtıldığı bölümleri, buzul çağından Roma'ya, Traklar'dan Geç Osmanlı dönemi eserleriyle ziyaretçi çekiyor.
Koleksiyonun yüzde 60'ının Aşağıpınar'da bulunan eserlerin oluşturduğunu ifade eden Yaz, kazıda bulunan objelerin yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çektiğini anlattı.
Aşağıpınar'ın tarıma dayalı ilk köy hayatının başladığı, hayvanların evcilleştirildiği bir yer olduğunu belirten Yaz, şu bilgileri verdi:
"Burada yapılan kazılar sonucu elde edilen eserler de müzemizde sergilenmektedir. Aslında biz Aşağıpınar'a 'Doğu Trakya'nın Göbeklitepesi' de diyebiliriz. O dönemi temsil eden, o dönemde insanların günlük hayatlarında kullandıkları el baltaları, kemik aletler, kil bilezikler, kemik kaşıklar, kap kacak bulunuyor. Bunun haricinde törenlerde kullandıkları törensel kaplar, figürler, ana tanrıça heykelcikleri bulunuyor."
Ana tanrıça heykelciği öne çıkan eserler arasında
Yaz, 2011 yılında bulunan ve Avrupa Arkeologlar Birliği Kongresi'nin logosu olarak kullanılan ana tanrıça heykelciğinin sergilenenler arasında en dikkati çeken eser olarak öne çıktığını vurguladı.
"Şimdi bilinçli olarak gelip müzemizi ziyaret eden ziyaretçilerimiz, Anadolu'da gördükleri ana tanrıça heykelcikleriyle buradaki ana tanrıça heykelciliğini karşılaştırdıklarında aralarında fark olduğunu hissediyor ve görüyor. Bunun sebebini merak ediyorlar. Çünkü dönem Anadolu'da da Trakya'da da neolitik dönem. Ama bir üslup özelliği söz konusu. Zaten bizim ana tanrıçamızın en önemli ve en belirgin özelliği, diğer ana tanrıçalardan ayrılan özelliği de bu üslup farklılığıdır. Ana tanrıça heykelciğimizin en belirgin özelliği, hem Anadolu hem Balkan kültürünün özelliklerini taşıması. Mezopotamya'da başlayan neolitik dönem kültürü doğu Trakya'dan Avrupa'ya yayılmıştır."