Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Nurullah Nehir, koronavirüsle mücadele sürerken, Osmanlı dönemindeki salgınları, arşivleri açarak inceledi.
İlk aşı uygulamasının 1700'lü yıllarda yapıldığını belirlediklerini belirten Nurullah Nehir, "1700'lü yılların başında Osmanlı Devleti'nde bir çiçek aşısı uygulaması olduğunu görüyoruz. İlerleyen zaman dilimi içerisinde Fransız kimyager Louis Pasteur'ün kuduz aşısını 1885'te bulması ile birlikte Osmanlı Devleti, çok hızlı bir reaksiyon göstererek kendi halkının kamu sağlığını korumak için önemli atılımlar yapmış. Fransa'ya doktorlar göndererek kuduz aşısının nasıl imal edildiğini öğrenmiş. Aşı istasyonları 1887'de kurularak halkın kuduz hastalığından kurtarılması için önemli çalışmalar yapmıştır" dedi.
'SULTAN ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE YOĞUNLAŞMIŞ'
Sultan 2'nci Abdülhamid zamanında kara, deniz ve demir yolu seyahatlerinin artması ile birlikte salgın hastalıkların da çoğaldığını belirten Nehir, "Özellikle Sultan 2'nci Abdülhamit zamanında yoğunlaştığını görüyoruz. Kurumsallaşma ve halkın salgınla mücadelesinde yanında olma anlamında Sultan 2'nci Abdülhamit dönemi, çok güçlü. Günümüzdeki uygulamaları o dönemde çokça yoğun bir şekilde görüyoruz. Yeni bir salgının varlığıyla beraber aslında yeni tedbirler de üst üste gelmiştir" diye konuştu.
'ÇİÇEK AŞISI ÜRETİLİP HALKA ÜCRETSİZ ULAŞTIRILMIŞ'
Osmanlı döneminde, çiçek aşısının üretilerek hastalara ücretsiz ulaştırıldığını belirten Nehir, şöyle devam etti: "Her dönem, farklı bir salgın çıkmıştır. Kimi su, kimi hava kaynaklı ama farklı salgınlara karşı Osmanlı İmparatorluğu yeni bir reaksiyonunu görüyoruz. Mesele kolera salgınlarında; bir yerin karantina altına alınması, tarihte insanlığın başına büyük problem olan çiçek hastalığında aşının yaygınlaştırılması, bugün olduğu gibi ücretsiz vurulması. İmparatorluğun birçok yerinde çiçek aşısının üretilerek halka ücretsiz şekilde ulaştırılmasını görüyoruz."
'OKUL KAPATMALAR BÖLGE BÖLGE UYGULANMIŞTIR'
1885-1886 yıllarında Osmanlı Devleti'nin halka aşı uyguladıktan sonra şehadetname verdiğini söyleyen Nehir, "Ve gittiği yerde aşılı olduğuna dair kanıt olarak yanında taşımasını istiyor. 1892'de Erzurum'da öksürük şikayetiyle başlayan hastalık nedeniyle okullar süresiz kapatılmıştır. Bu uygulama İstanbul ve imparatorluğun birçok yerinde olmuştur. Okul kapatmalar, bölge bölge uygulanmıştır. Bugünkü tedbirler geçmiş dönemde de çok rahatlıkla uygulanmıştır" dedi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun en sıkıntılı döneminde bile salgın ile etkin şekilde mücadele ettiğinin arşivlere yansıdığını ifade eden Nehir, "Bugün salgınla mücadelenin alt yapısını Osmanlı oluşturuyor. 1'inci Dünya Savaşı'nın en zor zamanda bile kolera ve tifo aşısı, mecburi bir şekilde kılınarak, halkın hastalıktan kurtarılması yönünde çok önemli çalışmalar yapılmıştır.