Kars'ın Arpaçay ilçesinde 1956'da yılında doğan Kenan Balcı, çocukluğunu, köyünün önünden geçen akarsuda annesinden habersiz aldığı dikiş iğnesi ve ipliğiyle olta yapıp balık tutarak geçirdi.
Yarım asırdır vazgeçemediği balık tutkusu o yıllarda başlayan Balcı, ailesinin 1969'da İstanbul'a taşınmasıyla deniz ve İstanbul Boğazı'yla tanıştı.
İlk yerleştikleri Kadıköy'de okul çıkışlarında koşarak gittiği sahilde balık tutmaya ve balıkçılarla dostluk kurmaya başlayan Balcı, ailesinin tüm itirazlarına ve engellemelerine rağmen balıkçı olmak için büyük mücadele verdi.
O yıllarını "Balık ruhuma işlemiş. Annem beni her gün döverdi çünkü okul kıyafetlerim balık kokardı. Yine de her gün balık tutmaya giderdim" ifadeleriyle anlatan Balcı, babasının önerdiği hiçbir iş kolunda da uzun süre çalışmadı.
Ailesini ikna ettikten sonra balıkçı açmaya karar veren Balcı, bir yandan da tuttuklarını kendi yöntemleriyle tuzlamaya ve özel karışımlarla mumyalamaya başladı.
Balcı, yaptığı çalışmaların öğrenciler tarafından büyük ilgi görmesinin ardından Beylikdüzü'nde müze açmaya karar verdi.
Sempatik kişiliğiyle birçok kişinin kalbinde taht kuran "Balıkçı Kenan" olarak bilinen Kenan Balcı, çocukluğundan bugüne azalmayan balık tutkusunu ve hedeflerini anlattı.
Kars'ta köyünün önünden geçen akarsuda balık tutmaya başladığını belirten Balcı, şunları söyledi:
"Mesela dikiş iğnesi, yorgan iğnesi köy halkı için çok önemli. Annemden dikiş iğnesini balık tutmak için isterdim, vermezdi. Daha 10 yaşındayım ama annem vermezdi. Çünkü yokluk vardı. 50 sene önce böyle her istediğini alamazdın. Şimdi köylü de alıyor kentli de alıyor. Her şey çok güzel. Ben de annemden habersiz alırdım. O iğneyi ateşte ısıtarak olta şekline getirirdim, yorgan iğnesi ve ipliğiyle birlikte balık tutardım. 10 yaşında çocukken 2-3 kilo balık tutabiliyordum"
"BALIK TUTMAYA GİTTİĞİM İÇİN ANNEMDEN HER GÜN DAYAK YERDİM ÇÜNKÜ OKUL ELBİSEM KİRLENİRDİ"
Kenan Balcı, ailesinin 1969'da İstanbul'a gelerek Kadıköy'e taşındığını, burada deniz ve boğazla tanıştığını, hayatında yeni bir dönemin başladığını aktardı.
Balık tutmanın yanında denizcilik kültürünü de Kadıköy'de öğrenmeye başladığını anlatan Balcı, "Kadıköy'e de şans, kader, kısmet ya benim sevdiğim yere geldik. Deniz kenarına geldik. Kadıköy'de vapurların kalktığı iskele vardı. Orada balıkçılar vardı. Okuldan çıkınca herkes evine giderdi. Deniz, balık ruhuma işlemiş, balık tutmaya giderdim. Annem her gün döverdi beni çünkü okul kıyafetlerim balık ve balık yağı olurdu, kirlenirdi. Ama ben vazgeçemezdim" diye konuştu.
Babasının da balıkçılıktan vazgeçip başka meslekte çalışması için çok uğraştığını kaydeden Balcı, ilkokul sonrasında balıkçılığa giden hikayesinin şu sözlerle özetledi:
"İlkokul bitti. Babam dedi ki, 'Okuyacaksın.' Ben ise 'Hayır okumak istemiyorum. Ben balıkçı olacağım.' dedim. En sonunda beni değişik iş kollarına verdiler, o günün önemli mesleklerine; araba boyacısı, elektrikçi, tamirci, torna tesviye. Ben her gittiğim yerden 1 gün sonra kaçtım. En sonunda babam benim balıkçıya verdi. Çok mutluyum çünkü istediğim mesleği yapıyorum. Yarım asırdır da balıkçılık yapıyorum"
"BALIKÇI KENAN'IN ANLAMI DENİZDİR, BALIKTIR"
Balcı, Kadıköy'de başladığı balıkçılık hikayesine 52 yıldır devam ettiğini söyledi.
"Denizlere aşık" biri olarak yarım asırdır balık tutmaya devam ettiğini belirten Balcı, bunun yanında 30 yıldan fazla süredir de balıkları mumyalamak için çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Geleceğe miras bırakmak için başladığı mumyalama işinde en çok öğrencilere katkı sunmayı hedeflediğini anlatan Balcı, "41 tır dolusu balıkla kurduğum bu müzeyi çocuklara, öğrencilere armağan ettim. Çocuklar mutlu olsun. Balıkçı Kenan'da aradıklarını bulsunlar, Balıkçı Kenan'ı unutamasınlar. Balıkçı Kenan'ın anlamı denizdir, balıktır. Çocuklardan bahsederken mesela bazen ağlayacak gibi oluyorum. Kendimi sıkıyorum ağlamamak için. Çocukluktan bilgim olduğu, yaşadığım için çocuklara Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'ni armağan ettim" ifadelerini kullandı.
Balcı denizlerin önemine ilişkin "Denizler madenlerimizdir. Denizler ekmeden biçtiğimiz tarlalarımızdır. Hiçbir emek vermiyoruz. Marmara, Karadeniz Türk halkına Allah'ın verdiği bir armağandır. Bu armağanı güzel kullansınlar. Denizleri güzel değerlendirsinler. Kendi evlerinin balkonu ya da kapılarının önü gibi temiz tutsunlar" değerlendirmesinde bulundu.
"DENİZLERİN DEĞERİNİ BİLELİM"
Yarım asırdan fazla süredir balık ve denizle iç içe bir yaşam sürdüğünün altını çizen Balcı, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"65 yaşındayım. Efendim her şeye doydum denize doyamadım. Her şeye doydum ama balığa doyamadım. Allah'ım senin verdiğin nimetlere şükürler olsun. Şu güzelliğe bakın, yani yapsan yapamazsın, üretmek istesen üretemezsin. Değerini bilelim, geleceğe aktaralım"
TÜRKİYE DENİZ CANLILARI MÜZESİ
Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde bulunan Balıkçı Kenan Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'nde, hamsi ve istavritten köpek balıklarına, vatozlara kadar, denizlerimizde yer alan 15 binden fazla deniz canlısının mumyalanmış çeşitli örnekleri sergileniyor.
Yaklaşık 1,2 tonluk orkinos ile dünyanın en büyüklerinden olduğu belirtilen 2,5 metre kuyruk uzunluğu bulunan vatozların da yer aldığı müze, uzun süren bir çalışmayla hazırlandı. Sergilenen deniz canlıları, her yıl özel bakımdan geçiriliyor.
Yaklaşık 41 ton deniz canlısının mumyasının yer aldığı müze, ücretsiz olarak ziyaretçilerini bekliyor.