İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi'nin Sarıyer'deki kampüsünde bulunan ıhlamur, mimoza, sarı boya, bahar dalı gibi ağaçlar, Mart ayı ile birlikte çiçek açması gerekirken, Ocak ayının ortasında çiçek açtı. Hatta çiçeklerin üzerine arıların konduğu bile görüldü.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik, bu etkileri geciktirmek için fosil yakıtlardan uzak durulması gerektiğini vurguladı.
"AĞAÇLAR İKLİME DAHA BAĞIMLI HALE GELDİ"
İklim değişikliği nedeniyle ağaçların sıcaklık ve yağışlara olan tepkilerinin artığını ve iklime daha bağımlı hale geldiklerini anlatan Akkemik, şöyle konuştu: "Dünyada iklim değişikliği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu iklim değişikliğinin etkisiyle mevsimler değişiyor, yağış rejimi değişiyor, yağışlar düzensizleşiyor, sıcaklık bazı bölgelerde yükseliyor. Özellikle Türkiye'nin içinde bulunduğu Akdeniz kuşağında sıcaklıkların, özellikle gece sıcaklıkların artığını gözlemliyoruz. Ve bu konuda yaptığımız en son çalışmalarda da, ağaçların sıcaklığa ve yağışa karşı tepkilerinde belirgin bir artış var. Yani ağaçların, iklime daha bağımlı hale geldiğini görüyoruz. Bu yıl da baktığımız zaman, geçtiğimiz sonbaharın çok ılıman olduğunu, sıcak geçtiğini, kış aylarının da hiç beklenmedik şekilde sıcak geçtiğini görüyoruz. Aslında zaman zaman geçmişte de böyle sıcak mevsimler vardı, Kışın sıcak ve daha az yağışlı geçiyordu. Hiç kar yağmıyordu. Bunlar daha önce de yaşandı ama son yıllarda bunların sıklığında ve şiddetinde bir artış var. Mesela ben, bugüne kadar İstanbul'da yaşadığım dönemde, bu kadar sıcak bir yaz ayı, Aralık ve Ocak ayını görmemiştim. Dolayısıyla bazı bitkilerin, özellikle erken ilkbaharda çiçek açan bitkilerin açmaya başladığını görüyoruz"
"BİTKİLERİN ZARAR GÖRMESİNE VE MEYVE AĞAÇLARININ VERİMİNİN DÜŞMESİNE NEDEN OLACAK"
Bu sene sonbahar ve kışın sıcak geçmesinden dolayı ağaçların sıcaklık toplamına daha erken ulaştıklarını ve çiçek açtıklarını ifade eden Ünal Akkemik, "Bu sene bitkiler, tomurcuklarının faaliyete başlaması için gereken sıcaklığa daha erken ulaştılar. Örneğin Mart ayında ulaşması gereken sıcaklığa, Ocak ayının ortalarında ulaşmaya başladığını görüyoruz. Bu durum tabii ki bitkilerin hemen çiçek açmasını sağlıyor. Önümüzdeki günlerde de kar beklentisi var, sıcaklıklar negatif değerlere düşecek. Böyle olduğu zamanda bunların açan çiçeklerinin, henüz daha büyümeye başlamış, çok taze, hücre çeperleri henüz oluşmamış o taze yapıların bozulmasına, donmasına ve ciddi anlamda zarar görmesi yol açacak. Ve bu çiçekler bozulacak. Mart ayında kısmen yine çiçeklenme olabilir ama özellikle meyve ağaçlarında çiçeklenme oranı düşecek. Bu da tabii ki devamında meyve veriminin azalmasına yol açacak" dedi.
Fakültelerinde bulunan Sarı boya ağacının da çiçek açtığını hatta çiçeklerinde arıların olduğunu dile getiren Akkemik, "Arkamızdaki ağaç, Sarı boya ağacı diye geçiyor. Ve Mart ayında çiçek açıyor. İlkbahar başladığında, İlkbaharın habercisi olan bitkilerden bir tanesi. Ama bu kışın sıcak geçmesinden dolayı daha erken çiçek açtı. Bu kesinlikle istenen bir durum değildir. çünkü önümüzdeki günlerde hava soğuduğu zaman, bu çiçekler büyük olasılıkla kuruyacak ve donacaklar. Ve daha sonra, ilkbaharda çiçeklenme oranı çok düşük olacak. Japon ayvası dediğimiz kışın yaprağını döken bir çalı ve o çalı da önce çiçek açıyor, daha sonra yapraklanmaya başlıyor. Erguvanlar da böyle mesela. Şuan Boğaz'da Erguvanlar çiçek açmaya başladı. Onların da aslında Nisan gibi açması gerekiyor ama şuan bazı Erguvanların çiçek açtığını görüyoruz. Bunlar bizim istemediğimiz bir durum ama iklim değişikliğinin etkisi. Tahmin ediyoruz ki bunlarla, önümüzdeki günlerde daha sık karışılacağız. Ve bunun da uzun vadede sonuçları olacak tabii ki" diye konuştu.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİNİ GECİKTİRMEK İÇİN ORMANLARI KORUMALIYIZ"
Geleceğe dönük yapılan projeksiyonlarda, bitkilerin yayılış alanlarının değiştiğini vurgulayan Ünal Akkemik, iklim değişikliğinin etkilerini geciktirmek için ise ormanları korumanın önemini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bazı bitkiler ikim değişikliğine direnirken, bazıları direnemeyecek. Yaşam alanları değişecek. Örneğin yapılan bir çalışmada, Belgrad ormandaki kayın ağaçlarının 2070'lerden sonra artık buradan çekip gideceğini gösteriyor. Fosil yakıtlardan mutlaka uzak durmamız gerekiyor. Özellikle verimli ve toprak bakımından zengin alanlarda ağaçlandırma yapmamız gerekiyor. En önemlisi mevcut ağaç ve ormanlarımızı korumamız gerekiyor. Şuan iklim değişikliğinin ana sebebi olan, atmosferdeki karbon birikimini azaltacak en önemli karasal ekosistemler ormanlardır. Dolayısıyla da, verimli ormanların oranının artması, mevcutların korunması durumunda havadaki karbon daha fazla emilecek ve böylece iklim değişikliği etkilerini daha da geciktirecek. İki şeyden dolayı bunu yapmak zorundayız. İklim değişikliği ve kuraklık. Bir kuraklık sorunu var, susuzluk sorunu var. Bütün o temiz, tatlı içme suyunun kaynağı ormanlar"