Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ahlat Müze Müdürlüğü, Muş Alparslan Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi iş birliğiyle 2020'de hayata geçirilen "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma" projesi kapsamında başlatılan kazı çalışmalarının bu yılki bölümü başladı.
Geçmişteki sondaj kazılarında mezarlıklar, ok ve mızrak uçları ile çeşitli savaş aletleri ortaya çıkaran kazı ekibi, çalışmaların üçüncü yılında da elde edilecek bulgularla kentin tarihine ilişkin önemli bulgular elde etmeyi hedefliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve talebi doğrultusunda, Malazgirt Savaş alanını tespit amacıyla 3 yıldan bu yana bölgede çalışma yürüttüklerini belirten Çevik, şöyle konuştu:
"Bölgede 30 akademisyenle bu çalışmayı yürütüyoruz. Burada savaş alanı arkeolojisi yapıyoruz. Ülkemizde ilk defa bu kapsamda savaş alanı arkeolojisi çalışması yürütüyoruz. Neden buradayız, savaşın geçtiğini düşündüğümüz alana yakın bir mahalle burası ve eski bir köy. Burada aynı anda gömülü izlenimini veren Müslümanlara ait olduğunu tahmin ettiğimiz mezarlar var. Geçen yıl yaptığımız yüzey araştırmalarında bu alanda yoğun mezar olduğunu belirledik. Burası kalabalık bir yerleşim yeri değil. İlgimizi çekmişti. Ayrıca kaçak kazıyla açılmış bir mezardan aldığımız kemik örneği, Karbon-14 analizi sonucu bize 11. yüzyıl tarihini verdi. Hem alanda bu kadar çok mezarın olması ve bu mezarların aynı anda gömüldüğü izlemini veren durum, burada çalışmamız gerektiği sonucunu doğurdu."
"Bu çalışma, diğer kazılara da mihmandarlık yapacak"
Sondaj kazısıyla mezarlar çıkararak durumun Malazgirt Savaşı ile ilgisini anlamaya çalıştıkları bilgisini veren Çevik, "Çıplak gözle görebildiğimiz mezarın gerçekten olup olmadığını jeofizik yöntemiyle tespit etmeye çalışıyoruz. Ardından antropologlar ve arkeologlar uygun gördüğü alanlarda kazı yapıyor. Elde ettiğimiz iskeletlerin laboratuvar ortamında hangi döneme ait olduğunu tespit etmek istiyoruz. Savaş alanı arkeolojisi dünyada nasıl yapılıyorsa biz de aynı şekilde çalışmaları etap etap yürütüyoruz. Bütün süreçleri bilimsel şekilde ortaya koymak, belgelemek ve ürettiğimiz sonuçları tartışmaya mahal bırakmaksızın bilim alemi tarafından kabulünü sağlamak için titiz bir çalışma yürütüyoruz. Sadece Malazgirt ilçesinde değil, Muş sınırlarında kazı faaliyeti yürütüyoruz. Bu çalışma, diğer kazılara da mihmandarlık yapacak. Büyük savaşın nerede cereyan ettiğini noktasal olarak tespit etmeyi amaçlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Tarihe ışık tutacak bulgulara ulaşmayı umut ediyoruz"
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Levent Ekinci de mezarlık alanında elektrik özdirenç tomografi (jeofizik) yöntemini uyguladıklarını bildirdi.
"Buradaki amacımız yüzeyde görülmeyen ve bir iz olmayan mezar yapılarını belirlemek." diyen Ekinci, şunları kaydetti:
"Yüzeyden kaç metre derinde olduklarını belirleyerek haritalar üzerinde bunların yerlerini tespit edip kazılarla gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Umarım bu çalışmanın sonunda da yüzeyde görülemeyen ve izi olmayan mezar yapılarını buluruz. Tarihe ışık tutacak olan bazı bulgulara ulaşmayı umut ediyoruz. Türkiye'de savaş alanı araştırmalarında jeofizik yöntemi çok fazla uygulanmış değil. Bu cihazla yaklaşık 130 metre derinden bilgi elde etmek mümkün."
"Buradan çıkacak eserlerimizi müzelerimizde sergileyeceğiz"
Alanda incelemelerde bulunan Muş Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Şengül ise Muş ve Malazgirt'in adeta açık hava müzesi konumunda olduklarını dile getirdi.
İlçenin, 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türklere Anadolu'nun kapılarının açıldığı stratejik bir konumda bulunduğunu vurgulayan Şengül, "İnşallah ilçemizin uluslararası tanıtımını yapacağız. Buradan çıkacak eserlerimizi müzelerimizde sergileyeceğiz. Elde edilen bulguları kitap haline getireceğiz. İlimize ve ülkemize katkı sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Türklerin Anadolu'ya kapılarının açıldığı ilçede, insanlara tarihi ve turistlik alanlarımızı tanıtacağız." dedi.