Girişimci Ünal, emekliliğinin ardından şehrin gürültüsünden uzaklaşmak için memleketi olan Şereflikoçhisar ilçesine bağlı Akin Köyü'ne yerleşti.
Köyün başlıca geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu söyleyen Ünal, yerleşmesinin ardından hobi olarak uğraşmaya başladığı arıcılığı daha sonra ticarete dönüştürdüğünü anlattı.
Ünal, "Bu bölge Tuz Gölü nedeniyle step iklimine sahip. Dolayısıyla toprağı verimli değil. Fakat bölgede endemik, kendine has bitkiler yetişiyor. Araştırmalarım sonucu Osmanlı'nın birçok yöreden bal temin ettiğini, seyahatnamelerden bu yöreden de oldukça uzun bir süre bal aldığını öğrendim. Bu yöredeki çiçeklerden toplanan balın yaklaşık 200 yıl boyunca Osmanlı sarayına gittiğinin bilgisine ulaştım." diye konuştu.
"Padişahlar ağzının tadını biliyormuş"
Bu bilgiler doğrultusunda uzun yıllar akademisyenler ve bitki bilimcilerle çalışmalar yürüttüğünü aktaran Ünal, çalışmaları sonucunda bölgenin florasının değişmediğini ve arıların aynı bitkilerden bal üretmeye devam ettiğini öğrendiğini belirtti.
Ürettiği balın alışkanlık yaptığını dile getiren Ünal, tüketicilerden sık sık "Padişahlar ağzının tadını biliyormuş" sözlerini duyduğunu söyledi.
Balda hijyene dikkat ettiğini vurgulayan Ünal, "Balın, sağlıklı ve temiz ortamlarda üretilip tüketilmesi gerekiyor. Arılar temiz olmayan, kötü ortamlardan aldıkları çiçek özüyle hiçbir zaman bal yapmaz. Biz de arıların temizliğe dikkat ederek getirdiği balı, tüketiciye temiz ulaşana kadar devam ettiriyoruz. Burada yaklaşık 2 ton civarında bal topluyoruz." diye konuştu.